Başkanlık sisteminde başkan isterse lokantaları da kapatabilirmiş!
Bu da çok sakıncalıymış.
Kemal Bey bunu da söyledi.
Başkanın başka işi yok da belediyenin yetkilerini kullanacak. Hıfzıssıhha Enstitüsü gibi maşallah.
Kemal Bey'den şimdi "başkanlık sistemi ve genelevler" konusunda da bir açıklama bekleriz.
Daha başka şeyler de söyledi. Tarihi yeniden ve geriden yazdı.
Yok, "Mondros Mütarekesi'nde tek adam unsuru" ya da "anayasa referandumunda Çanakkale şehitleri ne yönde oy kullanacaklar" gibi zırvalar değil bu sefer, bu daha da büyük bir zırva.
Dedi ki: "Bir ülkede demokrasi askıdaysa o ülkenin büyüme şansı sıfırdır, dünyada örneği yoktur." Kemal Bey Gestapo'yu da "Alman istihbarat servisi" sanıyordu ya, o ülkeye bakalım.
Almanya'ya.
1945'ten 1949'a kadar Almanya'da AMGOT vardı.
Hemen irkilmeyin Kemal Bey, aklınıza gelen şeyler değil. AMGOT, "Allied Military Government for Occupied Territories" teriminin resmi kısaltması. "İşgal Altındaki Topraklarda Müttefik Askeri İdaresi" demek.
Bu bir diktaydı. O arada Almanya yaralarını sardı, derlendi toparlandı, paçavraya dönmüş olan Reichsmark'ın yerine de 1948'de Deutsche Mark çıkarıldı.
Doğu Almanya'yı, 1945'ten taa 1990'a kadar demokrasiyle uzaktan yakından bir ilgisi olmamış o ülkenin ekonomik kalkınmasını saymıyoruz bile...
Dedim de aklıma Rusya geldi.
Rusya, komünizm döneminde, kör topal işleyen bir kapitalizm ve geri kalmış bir tarım düzeninden kurtuldu, nükleer füzeler yapacak hale geldi. Uzaya da Amerikalılar'dan çok daha önce gittiler.
Bunu ilkokul öğrencileri de bilirler.
İstatistiklere girip de okuyucu yormayalım şimdi. Fabrikaları, barajları falan da tek tek hatırlatmaya gerek yok.
Peki, Hitler Almanyası'na bakalım.
Hitler'in, yerlere düşmüş Alman ekonomisini nasıl toparladığını, çok yaygın işsizliği nasıl ortadan kaldırdığını, berbat durumda aldığı Almanya'yı beş senede nasıl bütün Avrupa'ya kafa tutacak duruma getirdiğini de iyi kötü mektep medrese görmüş herkes bilir.
O kadar eskilere gitmeyelim derseniz, hem kuzeyi hem güneyiyle Kore'yi örnek verebiliriz.
Milyarlarla top gibi oynayan Körfez ülkelerini, Suudi Arabistan'ı falan hiç saymayalım. Franco İspanyası'na bakalım, aç ve perişan ülke dikta altında nasıl bir ekonomik mucize göstermiş de, biz uyanana kadar turizmde vurmuş geçmiş...
İsterseniz koskoca Çin'e de hiç bakmayınız, Kemal Bey her an Çin'de demokrasi olduğunu bile söyleyebilir!
Burada amacımız elbette komünizme ya da faşizme övgüler düzmek değildir. Demokrasiyle ekonomik kalkınma arasında doğrudan bir bağ olmadığını göstermektir, bu bir...
İkincisi de, Kemal Bey'in müthiş bir cahil ve korkunç bir "demagog" olduğunu açıklamaktır.
Bu kadar da desteksiz atılmaz ki be kardeşim!