Kemal Bey bizlere "beyinsiz" demiş, sağolsun.
Kibar adamdır, ne de olsa "Ecevit postunda" oturuyor.
Gerçi ara sıra ağzından "a... a..." ya da "önüne yatmadınız altına yattınız" gibi laflar kaçar ama artık o kadarcık kusur da kadı kızında bile bulunur.
Biz de ona "cahil" demiştik, hatta "yeteneksiz, beceriksiz" demiştik, ödeştik.
Ama biz kendimize Ecevit havaları vermiyoruz. (Rahmetli Çelik Gülersoy eski İstanbul beyefendilerinin son temsilcisiydi, bendeniz de eski İstanbul mahalle çocuklarının son temsilcisiyim.)
Postta oturuyor, dedeyi biliyor ama dervişleri, çelebileri tanımıyor.
"Hasan Saka diye bir başbakanımız mı vardı?" diye sormuş...
Evet vardı Kemal Bey, hem de sizin partiden!
Sizin Milli Şef'inizin başbakanıydı, 1947-1949...
Hani şu "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" olan parti genel başkanınızın şeflik döneminde canım... Demokratik falan...
Siz doğmadan önce... Ama Dersim katliamı için "ben doğmadan önce olmuş, ben bilmem" dediğinize göre bunu da bilmeyebilirsiniz.
Kitaplarda yazar da sizin en son okuduğunuz İnce Memed romanında yazmaz tabii.
Refik Saydam diye de bir başbakanınız vardı, 1939-1942...
Şükrü Saracoğlu diye bir başbakanınız da vardı, 1942-1946... (Futbola ilgi duysaydınız "stadyumundan" çıkaracaktınız. Hem futbolla ilgilenmiyorsunuz, hem de seçimleri niçin kazanamadığınıza şaşıyorsunuz.)
Hatta Şemsettin Günaltay diye bir başbakanınız bile vardı, 1949-1950...
Bakkal Kemal Efendi bilmeyebilir, siz bilmek zorundasınız.
Kasım Gülek'i duymuşluğunuz var mı bari? (Yok, o başbakan değil, genel sekreter, hani Gürsel Tekin gibi.)
Adı geçen şu başbakanları niçin bilmiyorsunuz, ben size söyleyeyim mi Kemal Bey?
Hepsi "siyasi göstermelikti" de ondan! Önemli değildiler. Hasan gitmiş Şemsettin gelmiş, farketmiyordu.
Hepsi İnönü'nün siyasi kuklasıydı. İçlerinde en okkalısı Saracoğlu bile.
Çünkü memlekette "adı konulmamış başkanlık sistemi" vardı.
Çünkü partili başkan vardı.
Sizin partiden canım!
Hangisi daha dürüst bir yol Kemal Bey, göstermelik başbakan mı, yoksa başbakanın hiç olmaması mı, ayrıca bir de başbakana gerek kalmaması mı?
Ama bizim aklımız ermiyor çünkü "kafamızın içinde beyin yok" sizin deyiminizle.
Sizinkinin pırıltılarını da hep görüyoruz Kemal Bey. İşin kötüsü, halk da görüyor.
Deniz Baykal bile görüyor da şimdilik susuyor. Allah ömür verirse on yıl sonra konuşacak.