İşte Mehmet Barlas ne güzel hatırlattı: Dolmabahçe Sarayı'nı Atatürk "yazlık saray" olarak kullanmıştı!
Bunu da kimse yadırgamamıştı.
Atatürk yaz aylarında Ankara'yı bırakıyor, önceleri Yalova'ya, sonraları da ya Dolmabahçe'ye ya Florya'ya geçiyordu...
Ölümüne beş ay kala bir de özel gemi alınmıştı kendisine...
Bütün bunlar doğal, değil mi? Doğal. İnönü'nün, Troçki gibi "özel treni" olması da doğal.
Bu taşınmayı çarlar yaparlar, Saint- Petersburg'daki kışlık sarayı bırakırlar, yazlık saraya geçerlerdi... Peterhof'a ya da Çarskoye-Selo'ya.
Gerek Birinci, gerekse Üçüncü Napoleon, yaz gelince Tuileries sarayını terkeder, ya Saint-Cloud ya da Fontainebleau şatosuna geçerdi... Üstelik üçüncüsü yazın bir ara Biarritz'e, sonbaharda da Compiegne şatosuna.
Ankara "yaz aylarında çekilmez bir şehir" ise, niçin başkent yapılmıştır?
Atatürk İstanbul'a geldiğinde niçin, örneğin o devrin en fiyakalı oteli olan Perapalas'ta ya da diyelim Tokatlıyan'da kalmıyordu da, "pis padişahların halkın parasıyla zevk-ü sefa sürdükleri" sarayı tercih ediyordu? Kaçıncı kere soruyorum.
Adnan Menderes İstanbul'a geldikçe Park Otel'de kalıyor diye uğramadığı hakaret kalmamıştı da hani...
Peki, Cumhurbaşkanı şimdi CHP heyetini Beştepe Külliyesi'nde değil de Dolmabahçe Sarayı'nda kabul etseydi, "biz saraya gitmeyiz" diye red mi edeceklerdi?
Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle seçmenin "tıpış tıpış sandık başına gidip CHP'ye oy vermesi" gibi, tıpış tıpış gideceklerdi.
Yoksa "Dolmabahçe olmaz, Florya'da buluşalım, hem de denize gireriz, Huber Köşkü'nü boşverin, rüzgar altıdır" mı diyeceklerdi?
Uyuzluk, Tayyip Erdoğan'ın "yeni bir cumhurbaşkanlığı konutu" yaptırmış olmasından kaynaklanıyor. Kim buna "Ak Saray" adını taktıysa çok yanlış yaptı. Bu ismin sömürüleceğini düşünemedi. En başından Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi denilecekti. ("Külliye" lafına ayrıca gıcık oluyorlar. Mimar Sinan yaparsa harika, mimar Şefik yaparsa tu kaka.)
Ama efendim, Çankaya kutsaldı, terkedilemezdi...
Kutsal olan cumhurbaşkanlığı "makamı" mıdır yoksa binanın taşı duvarı, penceresi kapısı mıdır?
Madem kutsaldır da, niçin Atatürk'ün kurtuluş savaşını yürüttüğü o ilk "av köşkü" terkedilmiştir de, daha büyük ve modern bir yapı kompleksine (külliye!) geçilmiştir?
Haaa, demek ki yıllar geçtikçe şartlar gerektirebiliyor!
O zaman niçin ille de Çankaya Tepesi'nde ısrar ediliyor da Beştepe tu kakadır? Yeni konut Atatürk Orman Çiftliği arazisi içindedir, o toprak yeterince kutsal değil midir?
Kaldı ki Atatürk niçin Ankara'ya ilk geldiğinde, Kaleiçi mahallesinde bir Türk evini değil de, tehcirde öldürülmüş bir Ermeni tacirin evini tercih etmiştir, hem de şehre o zamanlar epeyce uzak? Yakışık alıyor muydu bu?
Bunu da "Beştepe'ye altın tuvalet yaptılar" diye utanmadan yalan söyleyebilen Kılıçdaroğlu düşünsün.