Amerika, Türk hükümetini düşürmek isterse mutlaka düşürür.
Bunu 1980'de başardı, 1971'de başardı, 1960'ta da en azından "ses etmedi", darbecileri pasif kalma yöntemiyle destekledi. (Oysa 1971 ve 1980 öncesi çok aktifti maşallah.)
Amerika, İsrail ile papaz olan Türk yönetiminden "rahatsızdır" ama onu devirecek kadar değil. İsrail yönetimi şimdi Amerika'yla da zıtlaşınca bu rahatsızlık hafifledi üstelik. Hocaefendi'yi de "gün gelir lazım olur" diye elinin altında tutuyor, hin-i hacette kullanmak üzere.
Zaten paralel çete de iki büyük ahmaklık etti: Bir, polisle darbe yapmaya kalktı (darbe polisle değil askerle yapılır). İki, efendilerine danışmadan kendi kafasına göre zamansız huruç etmeye kalktı...
Fakat Avrupa Birliği Türk hükümetini düşürmek istediği zaman pek o kadar başarılı olamıyor! Eh, ne de olsa Amerika'nın yanında "alt tarafı" Avrupa'dır bu.
Ben Avrupa dedim, siz Almanya anlayınız.
Almanya, Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmek istiyor, bunu durup durup deniyor ama bir türlü tutturamıyor.
Eh, köprülerin altından nice sular akmış, eskilerin bir Abwehr ya da bir SD örgütü yok tabii ortada...
Gezi ayaklanmasını "köpürten" Almanya'dır. Alman basını da tutumuyla, yayınıyla, hatta "Türkçe özel sayılarıyla" buna çanak tuttu. Almanya'ya bakıp hizaya gelen Fransız basını da şiddetli bir "Tayyip düşmanlığını" sürdürüyor.
"Türk silahlı solunun" arkasında Alman istihbaratı vardır.
Nereden mi biliyorum? Minik bir kuş söyledi.
"Polisleri halk mahkemesi yargılasın" diye pis pis saçmalayan budalalar ve de birçok basın ahmağı, solculuk ettiklerini sanarak Alman maşalığı yapıyorlar.
"Fehriye'yi kimin niçin vermediğini" düşünürseniz meseleyi çözersiniz, o kadar çapraşık değildir.
Türkiye'deki en büyük destekçisi de, iktidarla barışmış görünen ama saman altından su yürüten İstanbul sermayesi. (Anlaşılan Aydın Doğan Bey de uyarılara aldırmamakta direniyor, eh, ceremesini de kendisi çekecektir.)
Seçime iki ay kaldı... Bundan sonra ne olacak?
Terör eylemleri sürecek.
Ki, Doğan medyasına ve onun işbirlikçilerine "asayiş kalmadı" diyebilecekleri bir ortam yaratılsın.
Ki, paralel basın yokolmadan önce son yaygarasını koparsın.
Daha çok devlet memuru öldürebilirler, bazı kişilere suikast düzenleyebilirler, Kürt çocuklarını sokağa indirebilirler, Alevi- Sünni çatışması bile çıkarabilirler.
Çünkü yalan haberler, karamsar yorumlar, düzmece anketler, hopursalar da bopursalar da tutmuyor, yürümüyor, sökmüyor...
Şu iki ay içinde son kurşunlarını atacaklar, bu kurşunlar çok acıtıcı da olabilir.
Fakat deviremeyecekler. Seçimi de gene AKP kazanacak.
Taksim ayaklanması sırasında özenti kumkuması kötü ruhlu bir insan "no pasaran" demişti. Madem İspanyol muhabbeti seviyorsun, al bu da "no derribaran"...