Gezdim geldim, ilk işim, CHP kendi içinde bir önseçim yapınca sanki genel seçimi kazanmış gibi sevinen postalcı basına bakıp ağzımın kenarıyla gülmek oldu...
Neyse, konumuz bu parti değil. Başka bir parti. Sırf AKP'den kıl koparmak için HDP'ye oy vermeye hazırlanan bazı "Türk milliyetçilerine" bu sefer başka bir tarafla gülmemize yol açan parti, yani HDP'nin kendisi.
Partinin başında, Abdullah Öcalan'ın "tahtına oturmak" için debelenen Selocan. (Cem Yılmaz'ın tahta oturma heveslilerine yönelttiği vahim uyarıyı hatırlayalım!)
Selocan barajı aşacaklarından eminmiş. Ciddi anketlerde "yüzde 8-9'da kalır" görünmesine rağmen, Hocaefendi'nin operasyon gazetesinin yalan anketlerine daha fazla itimat ve iltifat ediyor.
Selocan partisinin gücüne o kadar güveniyor ki, "yüzde 20 de olsa o baraj aşılacak" demiş. "Eğer barajı yüzde 20 yapsalar biz yüzde 25 oy alırdık" diyor.
Selo bu gidişle neredeyse iktidara gelecek de farkında değiliz!
Barajı yüzde 30 yapsalar bu sefer yüzde 35 alacak mı?
Yoksa Türk politikasının gerçeklerine uyum sağladı da bol keseden sallamayı mı öğreniyor? (Piyasaya yeni çıkan bir partinin başkanına "önce yalan söylemeyi öğren" demiştik, adam birdenbire ortadan kayboldu.)
Öyle ya, Kılıçdaroğlu Yunan ekonomisini batıran "ona buna para dağıtma" formülünü seçim beyannamesi diye sallarken...
Fakat bir de tehdit savurmuş: Barajı aşamazlarsa, adayları kendi bölgelerinde "Demokratik Toplum Kongresi" adı altında siyasi çalışmalarını yürüteceklermiş... Çünkü meclisi siyasi faaliyetlerin tek alanı olarak görmüyorlarmış.
Bu, yasa dışı.
"Haziran Bilmemnesi" adlı örgütün illerde kongreler toplayıp sonra da "Ankara'ya yürüme" planı gibi yasa dışı.
Mussolini de avanesiyle Napoli'den Roma'ya yürümüştü ama o kazanmıştı. Bizde işler böyle yürümüyor: Bizde Aylin Hanım'ın Ankara'ya yürümesi kendisine belediye başkanlığını kazandırmadı ama kilo verip daha da güzelleşmesini sağladı...
Barajı geçemezlerse kuracakları bu DTK örgütü, "bölgedeki faaliyetleriyle" Ankara'yı "rahatsız edip" bu sefer yeni bir seçime, erken seçime zorlayacakmış...
Gene geçemezlerse gene bir rahatsızlık, haydi bir erken seçim daha... Tam da biz "dört yıl seçim yok, kafamızı dinleyeceğiz" derken...
Bu faaliyetler Ankara'yı nasıl rahatsız edeceklermiş? Gıdıklayacaklar mı, saç mı çekecekler, sopayla mı dürtecekler?
Bir tür "mini ayaklanma" düşünüyorlar.
Öyle ya, silahı bırakacağız dediler, ayaklanmayı bırakacağız demediler ki!
Sevgili Selocan, baraj yüzde 20 de olsa onu yüzde 25'le aşacağına göre, DTK örgütünü kurmaya gerek kalmayacak, boşuna vıkvıklanıyorsun.
Eh, kurarsanız ve eyleme geçerseniz, onu da "Kürt çocuklarının polise taş ve Molotof kokteyli atabilme hakkını" savunan bizim sol enayiler düşünürler artık!