Hani Kılıçdaroğlu, "halkın direnme hakkı ortaya çıkar" demişti...
Biz de "açık konuş, ne önerdiğini söyle de kendini dokunulmazlığını kaybetmiş olarak ağır ceza mahkemesinde bul" demiştik...
CHP amigoları baktılar ki işin tadı kaçacak, Kılıçdaroğlu'nu fezleke yemekten kurtaracak formülü yumurtladılar:
Meğerse hazret "pasif direnişi" kastetmişmiş!
Öyle ya, "bir ulusal kurtuluş savaşı başlatmak zorundayız" diye saçmaladığına göre de memleket düşman işgali altında herhalde... (Yok canım, "Çipras'ın ordularına pis dalalım" demiyor tabii, "mecazi" konuşuyor.) Amigolar Kılıçdaroğlu'na koşmuşlar, "aman durumu kurtaracak bir şeyler söyle de biz de yazalım, başının derde girmesini önleyelim" demişler.
O da uzatılan ipe hemen tutunmuş, demiş ki: "Tabii ki barışçıl yöntemlerle...
Direnme hakkı şiddet içermez!"
27 Mayıs 1960 darbesinde sadece iki kişi öldüğüne göre, direnme hakkını o tarihte aziz milletimiz şiddete başvurmadan kullanmış meğer...
Demek ki bunlar Deniz Baykal'ı da "kibarca" devirmişler.
Fakat amigoları bu çark manevrası da kesmemiş, "somut iki örnek ver de sağlam olsun, savcıyı mavcıyı susturalım" demişler.
O da demiş ki: "Taksim'de duran adam direnme hakkıdır...
Polisi alkışlı protesto direnme hakkıdır... Güç kullanan polise karanfil vermek direnme hakkıdır... Gezi Parkı'nda yüzüne gaz sıkılan kadının dimdik durması direnme hakkıdır..."
Kılıçdaroğlu, merdiven boyama eylemini unutmuş.
Ne güzel suyu çıkarılacaktı da Beyoğlu Belediyesi akıllıca bir tutumla işin büyütülmesini önlemişti...
Sayın Kılıçdaroğlu, bu direnme hakkı bu şekliyle kimin ne işine yarayacak? "Hain iktidarı" nasıl etkileyecek de düşmesine yol açacak?
Vara yoğa olduğu yerde çakılıp şanlı ordumuza "esas duruş gösteren" gençleri görünce polis çok utanacak...
Alkışları duyunca da kahrolacak...
Hele eylemcilerden karanfil alınca kadın polisler hayaller kurmaya başlayacaklar, meğer eylemci çocuk beni çok seviyormuş da haberim yokmuş... (Erkek polisler karanfili akşam eve götürüp "hanım bak sana ne getirdim" ayağına yatabilirler.) Polis, kaçınılmaz biçimde arkasını dönüp eğilen ama "dimdik durduğu" söylenen kırmızılı kadını görünce de ossaat memurluktan istifa edip bakkal dükkânı açabilir...
Hadi gene iyisiniz Sayın Kılıçdaroğlu, bu sefer de yırttınız, daha da saçmasapan demeçlerinizi bekleriz. Fakat sonbaharda parti başkanlığı elinizden gidince dikkatli olun, abuklamayı sürdürürseniz o zaman sizi amigolar bile kurtaramayabilirler.
Bu arada muhalefete, pasif direnişin tam tersine, "adrenalini yüksek, heyecanı köpürtecek, yüksek voltajlı hedefler" öneren muhalif yazarlar da yok değil.
Şuna bir karar verin yahu, aktif mi olacaksınız pasif mi, etken mi edilgen mi, fail mi meful mu, altta mı üstte mi?
Bu yüksek voltaj da "tek adam rejimine karşı çıkarak" sağlanacakmış.
Siz ne biçim konuşuyorsunuz?
Ne demeye getiriyorsunuz?
Atatürk'e de İnönü'ye de terbiyesizlik ediyorsunuz.