Amerikan seçimlerini Clinton ya da Obama kazanınca "Amerika'ya sosyalizm geldi" sanan bazı ahmaklar vardır ülkemizde. Nereden mi biliyorum?
Yazdılar da oradan biliyorum.
Bunlar, Wall Street'te birkaç gösteri yapılınca "kapitalizm battı" diye de sevindiler.
Taksim patırtısında "devrim başlıyor" diye sevindikleri gibi. Yunanistan'da seçimleri Çipras kazanınca gene sevindiler, "radikal sol" iktidara gelmişti! İçlerinde hemen bir Türk Çipras'ı, bir Türk Syriza'sı aramaya koyulanlar da görüldü.
Biz Yunanistan'ı bu serüveninde acı bir fiyaskonun beklediğini söyledik. Bundan da faşistler güçlenerek çıkacaklar. Çünkü, "kapitalist sistem içinde kalarak onun kurallarına karşı gelmek" ham bir hayaldir. Kendi ayağına kurşun sıkmaktır.
Bileceksiniz, benzer bir kurşunu "İsmet Paşa'ya karşı çıkarak ama onun koyduğu kurallara boyun eğerek" Menderes de sıkmıştı kendi ayağına...
Kaldı ki Yunanistan'da iktidara gelen sol değildi, "borç meselesini halletmeye çalışacak" yeni bir girişimdi alt tarafı. Devrim mevrim olmamıştı ki... Üstelik radikal sol, dönmüş dolaşmış gene demokrat sağla koalisyon yapmak zorunda kalmıştı!
Bu girişim daha şimdiden çuvallamaya başladı.
Avrupa Birliği (siz Almanya okuyunuz), borç silmenin de ertelemenin de asla sözkonusu olamayacağını açıkladı. (Yarısını zaten silmişlerdi!) Avrupa Merkez Bankası, sıcak para musluğunu hemen kapattı.
Önceleri "bize baskı yapanları tanımıyoruz"diye efelenen Çipras, iktidarının daha ilk günlerinde "uzlaşma arayacağız" diye geri adım atmıştı, şimdi iyice sıkışacak.
Atina borsası çakıldı. Memur maaşları kıt kanaat ödeniyordu, nisan ayında hiç ödenemeyecek.
Yeni kredi yok. Başa dönüldü.
Avrupa finans-kapitali, Çipras'ı yaşatmayacak.
Boğmak için elinden geleni yapacak. Bir yolunu bulup devirecek.
Öte yandan Çipras pes ederse, bu sefer de Syriza'nın Yunanistan'ı batıran Pasok'tan, Yeni Demokrasi'den bir farkı kalmayacak.
Yunan halkında ortaya çıkacak hayal kırıklığı da korkunç olacak.
Haa, radikal sol gerçekten iktidara gelince ne yapar? Çipras ne yapmalıydı?
Adı üstünde, radikal olmalıydı.
Bütün üretim araçlarını kamulaştıracaktı (böylece verimliliği de öldürecekti tabii!) Avrodan hemen çıkmalı, drahmiye dönmeliydi.
Avrupa Birliği'nden de tek taraflı bir kararla hemen ayrılmalıydı.
Borçları da "ödemiyorum, ne haliniz varsa görün" diye kestirip atmalıydı.
Lenin'in 1917 yılında yaptığı gibi. Bunu yüz yıl önce yapmak zordu, şimdi yapmak çok daha zordur.
Velev ki yaptı, ne olacaktı? Drahminin değeri daha tedavüle çıkmadan süratle düşmeye başlayacak, Yunanistan müthiş bir enflasyonla karşı karşıya kalacaktı, Alman işgalinde olduğu gibi. 1918 yılında Rusya'da olduğu gibi.
Bolşevikler çok zengin kaynaklarıyla dayandılar ve kazandılar. Yunanistan kıt kaynaklarıyla dayanamaz, hızla batar, bu sefer daha beter batardı. Hani, 1919 yılında Bavyera'da kurulan komünist rejimin bir ay, Macaristan'da kurulanın da beş ay yaşadığı gibi...
Bizim ahmaklar yatsınlar kalksınlar, Türkiye'de yaşadıklarına dua etsinler.