Kendine solcu ya da sosyaldemokrat sıfatını yakıştıran birçok şaşkın aslında yalnızca "İsmetçi"dir...
Yani, gizli ya da açık "memur diktası" ve "güdümlü ekonomi" ister.
Çünkü ya kendisi memurdur ya babası memur. Dolayısıyla, eşitsizlik yaratan memur ayrıcalıkları ve rekabete yer vermeyen devlet kapitalizmi çok işine gelmektedir. Özel sektörde çalışan bir işçi ondan daha fazla para kazanmamalıdır!
Bunun sosyalizm ya da sosyaldemokrasiyle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur, İsmet Paşa'nın da olmadığı gibi... "İsmetçilik" yıllardır birçok ahmağa sol diye yutturulmuştur. Daha da kötüsü, Atatürkçülük diye yutturulmuştur.
Bunlar ikide bir "İsmet Paşa'dan menkıbeler" anlatmayı da severler, pehlivan tefrikası gibi... Fakat naklettikleri menkıbeler fos çıkınca da apışıp kalırlar.
En ünlülerinden biri: İsmet Paşa demiş ki, "bir ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmazlarsa o memleket batar"...
Meğerse öyle dememiş.
Esaslı bir Osmanlıca kullanarak şöyle demiş: "Arkadaşlar, eğer bir memlekette erbab-ı namus laakal eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemehal batar."
Osmanlıca'ya küfür etmeyi bırakıp onu bir zahmet öğrenseydiniz, paşanın ne dediğini şıp diye anlayacaktınız. Arslan solcularımız için tercüme edelim:
"Namuslular da en az kötüler kadar sabırlı olmazlarsa" diyor paşa. Böylece lafın havası kaçıyor, bu lafa dayanarak ağız tadıyla İsmetçilik yapılamıyor.
Bir başka efsane, İnönü'nün 1964 yılında devrin ABD başkanı Johnson'a yazdığı ünlü mektuptur. Amerika'nın verdiği silahları Kıbrıs'ta kullanmamıza karşı çıkan başkana, İnönü şöyle yazmıştı: "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye o dünyada yerini alır." Vay be... Acaba öyle mi oldu?
1965 seçimlerine bir yıldan az bir süre kaldığı halde, İnönü hükümeti çok demokratik bir şekilde birdenbire devriliverdi! İşe bak!
Yerine, emanetçi başbakan Suat Hayri Ürgüplü geldi. Ekim ayında da seçimi ezici bir çoğunlukla Adalet Partisi ve onun çiçeği burnunda başkanı Süleyman Demirel kazandı.
Eee, hani yeni dünya, hani Türkiye'nin yeri?
Amerika sonradan Demirel'i de iki kere devirdi... Birincisi 1971 yılında, demir-çelik sanayiini Sovyetler'e kurdurmaya kalktığı ve haşhaş ekimini yasaklamaya da bir türlü yanaşmadığı için... İkincisi 1980 yılında, Yunanistan'ın NATO'ya dönmesine karşı çıktığı için.
Hani yeni dünya?
Evet, yeni bir dünya kuruldu kurulmasına 1991 yılında da, Türkiye'nin bunda doğrudan ya da dolaylı hiçbir dahli yoktu!
İsmet Paşa'nın Amerika'ya diklenmesi ve bu nedenle iktidardan bir daha dönmemek üzere düşürülmesi İsmetçiler'i mutlu ediyorsa, bununla avunmayı sürdürsünler. Tıpkı, Lausanne'da Lord Curzon'a posta koymasıyla da avundukları gibi. Lord Curzon demiş ki, "memleketiniz haraptır, yarın geleceksiniz, kalkınmak için yardım isteyeceksiniz"...
Eee, öyle olmadı mı?
Paşa direnmiş, onun yerine gelenler almışlar yardımı... İngiltere'den değilse de Amerika'dan... İsmetçiler Hatice'yi bıraksınlar, neticeye baksınlar.