Bendeniz bu TÜSİAD başkanı Haluk Dinçer'i hep Amerikalı aktör George Hamilton'a benzetirim.
Saçlar bembeyaz ama ağız burun, kaş göz yerinde...
Gözlerin yanında kazayağı oluşmuş ama cilt teleme peyniri...
Bir yanıyla ferah ferah yetmiş, öbür yanıyla taş çatlasa kırk gösteriyor. (Öğrendim, elli iki yaşındaymış.) Ya da dinç kalmış yakışıklı bir gangsteri andırıyor Amerikan filmlerinden... Frank Mortadella, Sam Tagliatelle falan...
Saçının doğal rengi midir o kar beyazı, yoksa saygın görünmek için boyatıyor mu, bilemem artık.
Hazret "paralel devlet göremiyorum" demişti, örgüt içinde tartışma mı çıktı devletin tepkisinden mi çekindi nedir, geri bastı. "Muhatabımız" lafını "kurumsal muhatabımız" şekline çevirip kıvırttı.
Şimdi "görmüyorum lafı paralel devlet yok anlamına gelmiyor" diyor. "Ama bunun ortaya çıkarılması lazım" diye de ekliyor.
Memlekette kıyamet kopmuş, tutuklamalar ayyuka çıkmış, çetenin lideri kırmızı bültenle aranıyor, ortaya daha nasıl çıkacak bu örgüt?
Mahkeme kararını bekleyecek.
O arada devlet yöneticileri de saftırık olduklarından "Haluk Bey meğerse ne kadar iyi niyetli davranmış" diyecekler ve TÜSİAD'la da iyi geçinecekler!
İstanbul sermayesinin başlıca kusurlarından biri de, Anadolu sermayesini aptal sanmasıdır. "Bunlar dindar ya, kafaları bizim kadar çalışamaz" yanılgısıdır bu.
Başka bir yanılanlar grubu, ya doğrudan İstanbul sermayesinin sözcülüğünü yapan ya da bir yandan solculuk ayağı güderek öbür yandan ona payanda olan yayın organlarıdır.
Onlar da okuyucularını aptal yerine koyuyorlar.
Bir gazete, "o röportajda ne dediysem o" cümlesini manşet yaparak Haluk Bey adına ve onun yerine efeleniyor... Taviz yok!
Başka bir gazete, "cumhurbaşkanıyla hiçbir sorunumuz yok" lafını manşet yapıp alttan almayı deniyor... Taviz var!
Başka biri daha bir ortadan gidiyor: Yok demedik, var da demedik, ortaya çıkarılsın dedik, topu hükümete atıp tüyelim, başımızı derde sokmayalım.
Anlaşılan İstanbul sermayesinin de sözcülerinin de kafaları azıcık karışmış.
Diklensinler mi, pıssınlar mı, karar verememişler.
Asıl ilginç olan, "eski Marksist yeni sözde liberal" kesilmiş birtakım "marjinallerin" durumu... Bunlar, hem Fethullahçı olup hem de alafranga sermayeye göz kırpan uyanıklar. Bangır bangır bağırmışlar: "Geri adım atmadı!" Cılız tirajlarıyla hangi kamuoyunu yaratacaklarını ya da etkileyeceklerini sanıyorlar?
TÜSİAD'a şirin görünüp reklam mı alacaklar?
Yoksa amaç, "hükümetin aleyhinde olan her şey başımızın tacıdır" ilkesini uygulamak mı?
İstanbul sermayesi bir kızarsa, yaz gelince onları teknesinde falan gezdirmez sonra, Yunan adalarına kendi ceplerinden gitmek zorunda kalırlar, masrafa girerler.
"Kemalist asıllarına rücu etmiş" eski Marksistler'in alafranga sermayeyle nasıl içli dışlı olduklarını izlemek eğlencelidir.