Yaygın bir kanı papağan gibi tekrarlanıyor:
Türkiye'nin güçlü bir muhalefete ihtiyacı vardır... Muhalif kendi partisinin başarısızlığına kızmak için buna sarılıyor, muvafık da ayıp olmasın diye bu görüşe katılırmış gibi yapıyor.
Türkiye'nin güçlü bir muhalefete gerçekten ihtiyacı olsaydı o muhalefet mutlaka oluşur ve iktidarı zorlar, hatta "vakit saat eriştiğinde" onun yerine geçerdi.
Doğa da politika da boşluk kaldırmaz.
Yani güçlü muhalefeti muhalefette "kalsın" diye istemiyorsunuz herhalde, değil mi? O zaman ne işinize yarayacak?
Demek ki bu, boş laftan ibaretmiş.
İktidar partisi çuvallarsa o güçlü muhalefet doğar ve gelişir, merak buyurmayınız.
Şimdilik öyle bir işaret yok.
Güçlü bir muhalefet AKP'yi hangi alanlarda zorlar, fikir jimnastiği yapalım.
Dış politikasını değiştirip Esad'la barışmaya, İsrail'den özür dilemeye mi yöneltir?
Hadi canım.
Kürtler'e "hadi gidin gayrı" dedirtip küçülmüş bir Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne sokmaya mı? Daha neler...
Haa, belki "solculuk" isteyecektir o güçlü muhalefet, çalışanın hakkını savunup iktidarı sıkıştıracaktır...
Oysa bakın Davutoğlu ne yaptı:
Çalışan ya da çalışmayan bütün kadınlara nakit paradan doğum iznine kadar çeşitli "teşvikler" getirdi.
İlk çocuğa 300 lira, ikinci çocuğa 400 lira, üçüncü ve diğer çocuklara 600 lira...
Ayrıca devlet çocuğa altın da takacak.
Küçümsemeyiniz, halk için çok önemlidir.
16 hafta doğum izni... Maaş ya da ücret bu arada tıkır tıkır işleyecek...
İlaveten, ilk çocukta 8 hafta, ikincide 16 hafta, üçüncü ve sonrasında 24 hafta da "kafa izni"...
Çocuklar için "çeyiz hesabı"... Aile çocuğun hesabına ne para yatırırsa bunun yüzde 15'ini de hediye olarak devlet üstüne ekliyor!
Şimdi buna "hükümet Erdoğan'ın emirleri doğrultusunda üç çocuk yapmayı destekliyor" diye burun kıvıracaklardır.
Bir de üç kuruşun hesabını yapan garibana sorsunlar...
Bunlar mis gibi sol politikalardır.
On iki yıl boyunca Türkiye'nin orta sınıfını yüzde 10'dan yüzde 40'a zıplatması da cabası!
Anladınız mı şimdi, güçlü muhalefet neden olamıyormuş?
Bu memlekette "solun lideri" olduğu söylenen bir adam var, hani kafasına ayakkabı fırlatıyorlar...
Bu memlekette bankalar halkı soyuyorlar, kredi kartı hesap özeti deyip elli kuruşa bile tenezzül ediyorlar, sanki bilmiyormuşuz gibi "ödeme gününüze şu kadar kaldı" diye mesaj atıp para kesiyorlar, sanki bilmiyormuşuz gibi "bankamızda şu kadar paranız var" diye haber gönderip para kesiyorlar, biz istemeden "kredi kartınızı sigorta ettik" deyip para kesiyorlar...
Solcu olduğu söylenen adam çıksın da "finans-kapital"e karşı iki laf etsin, hakkımızı savunsun yahu! Herhalde "finanskapital" terimini biryerlerden duymuş olmalıdır...
Ne mümkün? O partinin bizzat kendisi bir bankaya ortak!
Eh, o partiye solcu diyen salaklar düşünsünler.