Cumhurbaşkanı "Türkçe'yle felsefe yapılmaz" dedi, ortalık birbirine girdi.
Lafın gelişi böyle dedim, ortalığın birbirine girdiği falan yok tabii, birbirine girenler üç gazeteciyle beş üniversite hocası.
Arkadaşımız Murat Bardakçı da bunun üzerine birkaç "Türkçe felsefe" örneği sıralamış. "Yakanızı gevşetin, derin bir nefes alın ve ağır ağır okuyun" diyor.
Sizi bunlardan mahrum etmek istemedim. Okuyalım. Alın bir Hegel tercümesi:
"İyi tikel özne ile onun istencinin özsel yanı olarak ilişkilidir, ve böylelikle istenç yükümlülüğünü tam olarak bu ilişkide bulur. Tikellik İyi'den ayrı olduğu ve öznel istence düştüğü için, İyi ilk olarak yalnızca evrensel soyut özsellik belirlenimini, Ödev belirlenimini taşır, bu belirlenimi nedeniyle Ödev'in Ödev uğruna yapılması gerekir."
Bu alıntı, Hegel'in "Tinin Görüngübilimi" adlı kitabından, Türkçe'si öyleymiş. Almancası "Phaenomenologie des Geistes"...
Kesmediyse, devamı da var:
"Söylenmiş olanlar Us'un ereksel etkinlik olduğu söylenerek de anlatılabilir. Sözde bir Doğa'nın yanlış tanınmış düşüncenin üzerine yükseltilmesi ve herşeyden önce dışsal erekselliğin yadsınması genel olarak Erek biçiminin saygınlığına gölge düşürmüştür. Gene de, Aristoteles'in de Doğa'yı ereksel etkinlik olarak tanımladığı anlamda, erek dolaysız ve dingin olandır, devimsizdir ki öz-devimlidir, ve böylece Özne'dir. Onun devinme kuvveti, soyut olarak alındığında, kendiiçin-varlık ya da arı olumsuzluktur. Sonuç başlangıç olanla aynıdır, çünkü başlangıç erektir, ya da, edimsel olan kendi Kavram'ı ile aynıdır, çünkü dolaysız olan, erek olarak "kendi"yi ya da arı edimselliği kendi içinde taşır. Yerine getirilmiş erek ya da varolan edimsel ise devim ve açınmış "oluş"tur, ama tam olarak bu dinginsizlik "kendi"dir, ve "kendi" başlangıcın o dolaysızlık ve yalınlığı gibidir, çünkü sonuçtur, kendi içine geri dönmüş olandır, -kendi içine geri dönmüş olan ise yalnızca "kendi"dir ve "kendi" kendisi ile bağıntılı özdeşlik ve yalınlıktır."
Sevdiyseniz devam edeyim. Türk felsefeci kendi yorumunu katıyor:
"Burada Schelling'in olumsuza, belirlenime, ayrıma geçemeyen Özdeşlik felsefesi eleştiriliyor. Bu soyut özdeşlik Spinoza'nın Töz'ü için de benzer sorunlar yaratır. Onda da Töz belirlenimsiz olmak zorunda olduğu için, belirlenime geçiş Töz'ün kendi eytişimi yoluyla değil ama dışsal olarak yapılır. Saltığı göreli olanın soyut karşıtı olarak görmek Hegel'e kişisel bir Saltık kavramını yükleyenlerin de içine düştükleri yanılgıdır. Bu sözde eleştiriler Hegel'in neden söz ettiğini bile anlayamazlar ve onda Saltık kavramını başat kavram değil, bir tür arke olarak alırlar. Hegel'in dizgesinde Saltık dizgenin herhangi bir kavramıdır, çünkü tüm kavramlar dizgenin eşit ölçüde zorunlu bileşenleridirler."
Fena mı oldu, yeni yılın ilk günlerinde felsefeyle tanışmış oldunuz. Bunlar iyi günleriniz, daha neler öğreneceksiniz...
Türkçe felsefe yapılır mıymış yapılmaz mıymış, ona da kendiniz karar veriniz.
Murat Bardakçı, "eğer bu Türkçe'yse ben de Brad Pitt'im" diyor.
Vallahi ben de Ernest Hemingway olurum o zaman.
Kahrolsun saltığı göreli olanın soyut karşıtı olarak görüp Hegel'e kişisel bir saltık kavramı yükleyen ve onda saltık kavramını başat kavram olarak almayanlar!