Televizyonda bir hanım, galiba Nurhan Damcıoğlu, söylüyor:
"Kadın asker olursa bütün gönüller kışla!"
Şimdi söylemiyor, kırk küsur yıl önce TRT'nin siyah-beyaz tek kanalında söylüyor...
Yirmili ya da otuzlu yıllardan kalma, biraz abes ama şirin bir kanto.
12 Mart günlerinde söylüyor, hani şu "meçhul birtakım reformların Atatürkçü bir anlayışla ve süratle tahakkuk ettirilmesi" için muhtıra verilen günler...
İstanbul'a televizyon yayını yeni gelmiş...
Genel müdür de Musa Öğün paşa... "Türk, Musa Öğün çalış güven" diye dalga geçmişlerdi de gazete mi dergi mi ne kapatılmıştı bu yüzden...
Resim seçicilere fazla mesai ödememek için "resim seçme işini gündüz yapın" diye emir verilen günler!...
Güzel güzel seyrediyorduk (bizim evde televizyon henüz yok, fındık fıstık ve de meyve tabağıyla komşuda toplanılmış, çay demlenmiş), pat, yayın kesildi.
Yerine birdenbire kıyı köşe bir askeri birliğin bando takımının konseri girdi.
Ankara'da kimbilir hangi paşa, şarkının sözlerinden rahatsız olmuştu.
Atatürk döneminde bu şarkıdan kimse rahatsız olmuyordu ama yetmişlerin Atatürkçü subayları oluyorlardı.
Şimdi nereden nereye geldik: Kadın astsubayların makiyaj yapmalarına izin verilmiş!
Daha önce subay, askeri memur, askeri okul öğrencisi ve askere çalışan sivil memur gibi "bayan personel" makiyaj yapıyormuş, şimdi artık astsubaylar da yapabileceklermiş.
Biz de "bayan okurlarımızın" ilgisine sunalım:
Yüzde, kahverengi tonlarında hafif fondöten ya da pudra serbest. (Mavi yasak.) Gözlerde, hafif pastel renklerde göz farı ya da "eyeliner" kullanılacakmış.
Dudaklarda hafif ve "uygun tonda" ruj serbest. "Lipliner" da serbestmiş (o nedir yahu?) Tırnaklarda açık renk oje serbest (kuzum siklamen sürmeyiniz, iğrenç oluyor), manikür de serbest.
Evlilik yüzüğü (alyans) elbette serbest.
Buna ek olarak, bir ya da iki adet olmak üzere bilezik serbest. (Burma olmasın.
Dirseklere çıkmasın.)
"Tek tip" küpe zorunluluğu var. Şekil ve ebat yönetmelikte belirtilecekmiş. (Şangır şungur olmayacak, flamenko dansözü gibi büyük halkalar yasak.) Saçlara kısıtlama yok, kısa da olabilir uzun da. Düz ya da "dömigarson" kestirilebiliyor.
Fakat saçın enseden doğru ceket yakasını geçmesi yasak.
Uzun saça topuz tavsiye ediliyor, "aksesuarsız toka" ya da topuz filesi serbest.
Saç kendi doğal renginde de olabiliyor, istenirse koyu sarı, kestane ya da siyah boyanabiliyor. Açık sarı yasak.
Perma ve röfle de yasak. Belki yeni anayasadan sonra "perma özgürlüğüne" de kavuşulur.
"Türkiye nereden nereye geldi"
diyoruz da inanmıyorsunuz. Görüldüğü gibi kimseye de çarşaf giydirilmemiş, İran ya da Suudi Arabistan'a dönmemişiz.
"İslamcı" iktidar döneminde şarapçılık gelişmiş, kadın astsubaylara bile süslenme olanağı verilmiş. Olmadı, hiç uymadı korkulara.
Kısa ve kıllı bacaklı adamlar da kimsenin ırzına geçmediler.