Dün sözünü ettiğim profesör arkadaşım var ya, "2013 yılı başlarında gayrımenkul balonunda patlama" bekliyordu... Bunu da bana 2012 başlarında söylemişti.
Niçin mi patlama bekliyordu? Bir kere, "Erdoğan'la arası iyi olan müteahhitlerin, özellikle Ali Ağaoğlu gibi işadamlarının batmalarını istediği" için. (İstanbul sermayesine mensup değiller ya bunlar, Anadolu'dan gelip çıkıntılık ediyorlar...)
İkincisi de, Amerika'da öyle olduğu için. Madem ki Amerika'da patladı, Türkiye'de de patlamalı.
Amerika'da patlayan, aşırı değerlenmiş ipotek piyasasıydı, hani "morgıç" dedikleri. Oysa Türkiye'de yeni konutlar çok düşük faizle ve çok küçük taksitlerle, rahatlıkla ödenebilir taksitlerle satılıyordu. İpotekli taşınmaz oranı da ülkemizde önemsiz denebilecek düzeydedir.
Evet, doğru, Türkiye'de bir patlama oldu olmasına da... Üretimde ve satışta patlama oldu.
Gayrımenkul sektörü bir yılda yüzde 25 artışla büyüme rekoru kırdı. Gazetelerde çarşaf çarşaf site reklamlarından neredeyse bize yazı yazacak yer kalmıyor. Burjuva bahçeli, havuzlu villa alıyor, emekçi de metrekaresi düşük ama modern apartman dairesi... Son on ayda 927 bin yeni konut yapılmış, bunun 430 bini şimdiden satılmış. Üstelik bunun yalnızca üçte biri kredili satış, üçte ikisi yani çoğunluğu peşin ve nakitle, yani "tiko para"...
Hani batıyorduk yahu?
Yaz mevsiminde bir ara duraklama eğilimi gösteren konut talebi, muhalif iktisatçılarda "aman ne iyi, çok şükür nihayet batıyoruz" umudu yaratmıştı... Bu arslanlar şimdi bu duruma bir açıklama getirmeye çalışıyorlar, "ne olduysa oldu" demekten başka laf bulamıyorlar.
Halkın sınıf değiştirme tutkusunu, mülk edinme hırsını bir türlü analiz edemeyen bazı aydınlarımız da dağ köylerinde komün kurmaya çalışıyorlar bir yandan...
Üstelik otomotiv sektörü de ekim ayında yüzde 16 büyümüş, bir ay içinde tam 540 bin adet "sıfır kilometre" araç satılmış.
Türk sosyologları ne kadar iyi tanıyorlarmış Türk toplumunu!
Profesör arkadaşa bir tek sözüm var: Çok bilen çok yanılır, HBB olan her zaman yanılır.