Molotof derken, "kokteyli" tabii, bir şişe benzin, ağzında paçavra... Tutuşturup sallıyorsun, attığın yerde patlıyor. Bu kadar basit bir silah.
Gübreden "fakir bombası" yapmak bile ondan daha zor.
Yakın zamana kadar Türkiye'de silah sayılmıyordu. Oysa tabancayla her atışta tek kişi vurabilirsin ama bir Molotof'la sekiz-on kişi birden öldürmek mümkün, hem de acılar içinde cayır cayır yakarak...
İnanmayan, eski Kızılordu tankçılarından hayatta kalanları bulsun, 1956 yılında Budapeşte'de onlara Molotof atan Macar gençlerinin Rus analarını nasıl ağlattıklarını dinlesin. O kadar uzağa gidemeyenler Türk polisine de sorabilirler. Şimdi artık Molotof kokteyli de silah sayılacak, yani polis Molotof atana silahla karşılık verebilecek.
"Taksim çocukları" bu uygulamayı hiç beğenmediler.
Dortmund maçında tribün yakan lumpen serserilere Alman polisinin gösterdiği sert tavrı pek onaylayan "entel büzükleri", iş Türk polisine gelince bozuluyorlar:
Eylemci taş atacakmış, Molotof atacakmış fakat polis anlayışla davranacakmış...
Yanar bomba atmak "Tayyip'i devirmeye yönelikse" sakıncalı sayılmıyor!
Peki, Molotof kokteyli atmak Atatürk ilke ve devrimlerinin neresindedir?
Düzmece Bursa Nutku'na inananlara sorarsanız tam göbeğinde olması gerekir.
Bu nutuk, 1947 yılında, Milli Şef yönetiminin CHP gençliğini muhalif Demokrat Parti hareketine karşı sokağa sürebilmesi için uydurulmuş bir "çakma" nutuktur. İddia edildiğine göre Atatürk demiş ki: Gençlik devrimleri tehlikede gördüğü zaman "bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır" demeyecekmiş, gerekirse taş ve sopayla saldıracakmış...
Bu sahte nutuktan ilham alan yasa dışı örgütler, sözde Taksim ağaçlarını tehlikede görünce güvenlik güçlerine Molotof'la saldırdılar.
Türk basınının "Tayyip düşmanı" kesimi de buna alçakça çanak tuttu. İyi niyetle ve "yeşil sevgisiyle"
Taksim'de toplanan saf çocukların ana-babaları, olayların İstanbul sermayesi ve onun basını tarafından nasıl çarpıtıldığını ve kullanıldığını gördü, gitti çocuğunu aldı eve götürdü.
Örgütler direndiler. Eh, onlar da Hanya'yı Konya'yı sonradan görmüş oldular.
Bundan böyle polise Molotof atan mermiyle karşılık görecek.
Amerikan polisi, kendisine silah çekeni anında vurur.
Bunu filmlerde seyreden Türk entel büzükleri çok doğal karşılarlar.
Fakat Türk polisi yaparsa en kötü kişidir.
Ama polisten karşılık gören kendileri olmayacaktır tabii, kandırdıkları ve kışkırttıkları zavallı Kürt gençleri olacaktır çoğunlukla...
Ki onlar da gönül rahatlığıyla arkalarına yaslanıp "altüst oluşu" film gibi izleyebilsinler...
Bugün saat dokuzu beş geçe oldukları yerde donup kalanlar, düdük sesi boyunca bunları düşünecekler mi?
Hayır, yalnızca "esas duruş" gösterecekler, Taksim olaylarından sonra bazı gençlerin yaptıkları "duran adam" eylemi gibi, İstanbul sermayesinin basını pek beğenmişti hani...
Bir de salakça "kaldırım boyama eylemi" denediler ama tutturamadılar, hatırlarsınız.