Bundan on sekiz sene mukaddem, iki dandik kayalık yüzünden az kalsın savaşa giriyorduk... Evet, bildiniz, Kardak.
Türk hariciyesi, Tansu Çiller'in başını derde sokmak için onu kandırmış, Kardak kayalıklarının bizim olduğunu söylemişti. (Sorumlusu daha sonra CHP mebusudur.) Gönlü DYP ile MHP arasında biryerlerde sıkışmış kalmış olan Çiller gaza gelip celallenince, Yunanistan'la kapışmanın eşiğine geldik.
Sonuçta Amerika "ilk kurşunu atan bizi ciddi şekilde karşısında bulur" dedi, iki tarafın da maçası sıkmayınca ortalık mayna oldu.
Şimdi de başımızda bir Süleyman Şah meselesi var.
Süleyman Şah türbesi, Suriye sınırımızın otuz kilometre dışında, karakolunda elli asker bulundurduğumuz bir tür adacıktır. On dönümlük bir arazidir.
Türk toprağıdır. Sınırlarımızın dışında kalan tek toprak parçamızdır. Buna Kuzey Kıbrıs'ı da katalım mı? Ayıp olur, katmayalım.
Bu askerler ara ara değiştirilir. Son giden birlik sekiz aydır değiştirilememiş.
Süleyman Şah, Osmanlı devletini kuran Osman Bey'in dedesi, yani Ertuğrul Gazi'nin babası... Güneyden doğru Anadolu'ya gelirken orada vefat etmiş. Yok canım, kahramanca çarpışırken falan değil, Fırat'ı geçerken suya kapılıp boğulmuş, türbesini yapmışlar.
Eee? Eesi bu.
Tuhaf şey, Osmanlı'nın hemen herşeyini reddeden cumhuriyet, merhumun türbesine aşırı bir hassasiyet göstermiş, sahip çıkmış.
İşin matrağı, türbe bugün asıl yerinde de değil! Türbe, çakma türbe!
Caber Kalesi'nde bir kümbet şeklindeydi, 1968 yılında Fırat nehrine yapılan Tabka barajının suları altında kalacağından bugünkü Halep-Hasseki yolu üzerine, Karakozan köyüne taşındı!
O zamanlar Suriye hükümetinin "merhumu alın kendi ülkenize götürün, sınırlarınız içinde bir yere gömün" şeklindeki makul teklifine de hamasetimiz izin vermedi...
Demek ki bir avuç vatan toprağı terkedilemiyormuş ama bir yerden başka bir yere taşınabiliyormuş, fakat bir türlü anavatana getirilip katılamıyormuş!
Peki şimdi ne olacak, IŞİD bu türbeye saldırırsa? Vatan toprağı olduğu için biz de cevap mı vereceğiz?
1086 yılında öldüğü söylenen bir adam için kan mı dökülecek? Kaldı ki, bu Süleyman Şah'ın o Süleyman Şah olmayıp Kılıçarslan'ın babası Kutalmışoğlu Süleyman olduğunu söyleyen tarihçiler de var... Ayrıca, 1299 yılında Selçuklu'dan bağımsızlığını ilan eden Osman Gazi'nin dedesi, bundan taa 213 yıl önce nasıl vefat edebiliyor? Kaçar yıl yaşamış bu muhteremler? O zamanlar ortalama ömür yüz yıl civarında mıymış?
Ne olacak? Başımızı bir "simge" yüzünden belaya sokmamak için orayı şimdilik tahliye edeceğiz.
"Cumhuriyetin sınırları yanlış çizilmiştir" diyorum da inanmıyorsunuz.
Türkiye Cumhuriyeti, reddettiği, karaladığı, yerin dibine batırdığı Osmanlı Devleti'ni kuran adamın dedesi uğruna savaşa girerse bu gerçekten de ibretlik bir çelişki olur.
Laf aramızda, çelişkiler cenneti ülkemize de yakışır ha!