Seçime yedi ay kaldı. Bu bir erken seçim olmayacak, mayıs başına bile çekilse ona "erken" denmez, bu ancak teknik bir terim olur, kimseyi de ilgilendirmez.
"AKP bir bahane bulur, savaş mavaş var deyip seçimi yaptırmaz" diyenlerle de tekrar görüşeceğiz, günü gelince... Sustuğumuzu sanmasınlar.
AKP'nin oyları yüzde 52 falan görünüyor.
Bu oran ona seçimi mutlaka yeniden kazandıracaktır ama anayasa değişikliği için gerekli koltuk sayısını bulduracak mıdır, onu da yaşayıp göreceğiz.
AKP'nin "şimdiden" bir anayasa hazırlığına girişmesi, hiç olmazsa bir taslak, o da olmadı bir "ana ilkeler" metni oluşturup bunu bir "seçim bildirgesi" şeklinde halka sunması da gerekir, bendenize ve birçok arkadaşıma sorarsanız.
Aksi takdirde seçim vaatleri "ekonomik kalkınmaya devam"dan ibaret kalır. Onu da sağır sultan bile takdir ediyor zaten.
"Seçime kadar şu çözüm sürecini hallederiz" sözü de fazla gerçekçi görünmüyor. Çözüm süreci yeni anayasayla hayırlı sonuca ulaşır. Başka yolu yoktur.
Vallahi CHP de seçim hazırlıklarına başlamış, amigo gazetesi öyle diyor.
Bu hazırlıklar içinde "Kılıçdaroğlu'nu devirmek" yok artık.
CHP bu seçime de onunla girecek ve gene kaybedince bir çıngar daha çıkacak. Yeni yeni kurultaylar bizleri bekliyor. Bu konuda en güzel yorumu da sanal Zaytung gazetesi yapıyor: "Ne için toplandıklarını pek bilemeyen CHP delegeleri Zülfü Livaneli şarkıları söyleyip dağıldılar!"
Bakalım CHP'nin seçim hazırlıkları nelermiş?
Efendim bir bildirge hazırlamışlar. Yok yok, bu bir "tutum" belgesiymiş. Seçim bildirgesinin ön adımı olsa gerektir. Asıl bildirge gelecek program.
Burada "özgürlükçülük vurgusu" öne çıkıyormuş.
Ekonomi falan öne çıkamayınca, boş laf ağırlık kazanıyor. "Özgürlükçü sol" bir perspektifle yazılmış bu seçim bildirgesi.
Neymiş o özgürlükçü sol? O belli değil. Belli olmasına da gerek yok, salla gitsin.
Tutum belgesine baktık, "tek seçenek CHP" gibi dıngıl propagandadan başka bir şey göremedik.
Pardon, "Kürt sorunu da önemli bir yer teşkil ediyormuş" bu belgeye göre.
Vallahi söylemeselerdi farkına varmayacaktık.
Bu belge, rahmetli Kemal Sunal'ın Basın-Yayın Okulu'nda kendi filmleri üzerine hazırladığı master tezine benzedi. Sunal, uzun ve derin araştırmalar sonucu master tezinde şu noktaya varmıştı: "Kemal Sunal filmleri mutlaka incelenmelidir!"
Kürtler'in hak ve özgürlük taleplerine ilişkin politikalarda da "diyalog zemini" oluşturulacakmış...
Ekonomi öne çıkamıyor dedim, sözümü geri alıyorum, tutum belgesine göre "sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma" da gerekliymiş!
Vatandaşlık için de "nötr bir vatandaşlık tanımı" üzerinde uzlaşılacakmış.
İyisi mi siz gene şarkı söyleyip dağılın. Bu sefer Livaneli değil "Anadolu rock" tarzında olsun.
İçinde tarım ürünleri bulunsun, buğday, nohut... Libido olmasın, ana baba, bacı kardaş... Bir de eskilerden örnek verin, Dadaloğlu der ki, Karacaoğlan demiş ki...
Şu seçim bildirgenizi okulda yazılı kağıdı diye versem, sevgili hocam Sabri Sayarı'dan kırık not alırdım.