Peki, hadi bir an için "darbe isteyen demokrat liberallerin" haklı olduklarını kabul edelim, iktidar Kürtler'i oyalıyor olsun...
Kaldı ki, "bu böyle devam edemez" diyenlerin özledikleri müdahale olsa (ordu ya da paralel çete tarafından), bu yeni gelenlerin nasıl farklı bir Kürt çözümü sağlayacakları da ayrı bir merak konusudur!
Diyelim ki iktidar Kürtler'i kandırıyor, kazıklıyor.
Ve de diyelim ki birdenbire hatasını gördü, satışı yerlerde sürünen iki kıytırık gazetenin aklına uydu, Dolapdere'de fetva verip Baltalimanı'nda rakı içen ak sakallı ulemanın dediklerine kulak verdi...
Ne yapabilir?
Yani somut olarak hangi adımları atar da sözde liberaller artık dillerini ceplerine sokarlar?
Ya da isterseniz onların özlemleri doğrultusunda "Tayyip" devrilmiş olsun da (meşru cumhurbaşkanını devirmeye kalkmanın cezası müebbet hapistir), hadi Davutoğlu da onunla beraber gitsin... Pek istedikleri "Tayyip'siz AKP" yönetimi kurulsun... (Başına da Bülent "abileri" mi geçecek?)
Hadi öyle olsun...
Bu yeni yönetim ne yapabilecektir çözüm sürecinde?
Kürtler'e özerklik mi verecek?
Nasıl yapacak bunu, neye dayanarak, bunun hukuki altyapısı nedir?
Kararnameyle mi?
Göz göre göre anayasayı çiğneyecek yani!
Bağımsızlık mı verecek yoksa?
Nasıl olacak bu? Padişah iradesi ister, öyle Tanzimat padişahı da değil, mutlakiyet padişahı... "Gönlüme göre Eflak'ı aldım, Boğdan'ı verdim" tavrı gerektirir.
Bunun üzerine "Türk tepkisiyle" dökülecek kanın hesabını kim verecektir peki?
Şurada kaç yıldır yırtınıyoruz: Kürt meselesi ancak ve ancak yeni bir anayasayla çözülebilir, bunu yapabilecek tek güç AKP'dir, onun bile şimdilik meclis varlığı yetmiyor.
Yeni anayasa, en iyimser yaklaşımla, bir ihtimal 2016'ya yetişir, belki de hiç çıkmayabilir.
"Şu ara" yapılabilecek hiçbir şey yoktur. Sabır gereklidir. Kobani'ye yardım göndermek ya da orduyu IŞİD'e saldırtmak, Kürt meselesinin çözümü değildir.
Akıllı Kürt bunu görüyor.
Akılsız Türk profesörü, sırtında yumurta küfesinin olmamasına da güvenerek atıp tutuyor. Hükümeti "Kürtler'i oyalamakla" suçlayanlar, hızını alamayıp dağlara çıkanlar, hem ne istediklerini açık söylemek, hem de bunun yolunu göstermek zorundadırlar. Bununla yükümlüdürler.
Kaçak güreşmek yok: "Bırakalım gitsinler" diyorsan, bunu da erkekçe telaffuz edeceksin. İç savaş istiyorsan, "kanlı bir çalkantıdan, bir altüst oluştan geçmeden bu iş çözülmez" diyorsan, onu da net bir şekilde belirteceksin. Bugüne kadar dökülen kan seni kesmiyorsa.
Yüreğin de yetiyorsa.
Öbür türlü, ayaklanmaya kışkırttığın genç ölülerin vebaliyle kalakalırsın.