Arkeolojiye merak sardım ya, neler öğrendim neler:
Muhterem Ankaralılar, Kavaklıdere'de alışveriş ettiğiniz Karum var ya, onun "Asurca" olduğunu biliyor muydunuz?
Karum, Asur dilinde ticaret merkezi demek, daha doğrusu şehir yanında kurulmuş alışveriş merkezi... İsterseniz "Asur ticaret kolonisi" de diyebilirsiniz.
Hititler, Asurlular'ın Anadolu'da böyle birkaç koloni kurmasına izin vermişler. Karum Kaniş bunların en büyüğü. O zamanın AVM'si... Muhalefet olmadığı için kimse "bu kadar Karum'a ne gerek var efendim" dememiş.
O zamanlar (milattan önce 1500 falan), Asur'dan Karum Kaniş'e katır sırtında altı ayda gidiliyor...
Asur, Kuzey Irak... Kaniş, Kayseri'nin Kültepe mevkii...
İran'dan kalay, Güney Mezopotamya'dan tekstil ürünleri, taa Afganistan'dan "lapis lazuli" getirip satıyorlar, altın ve gümüş alıp gidiyorlar.
Bu koloni bir tarihte yanmış yıkılmış, böylece binlerce çivi yazısı tableti de fırınlanmış gibi sapasağlam kalmış. El kadar, avuçiçi kadar kil tabletler bunlar. Çoğunun gene kilden "zarfı" da var. Asur tüccarına memleketinden gelen mektuplar, ya da onların sağa sola gönderdikleri mektupların kopyaları.
Buraya kadarını lisede öğretiyorlar. Lakin, tabletleri okuyunca ortaya neler çıkıyor...
Bakınız, tüccardan birinin eşi ne yazmış:
"Sen gittin gideli komşumuz Salimahum evine bir kat daha çıktı... Biz ne zaman yapacağız?"
Bir başka "esnaf karısı" şöyle yakınıyor: "On beş günlüğüne dedin gittin, bir yıl geçti... Kaniş'ten bana yazdın, 'Hahhum'a gel' dedin, bir yıldır Hahhum'dayım, senden haber yok!"
Bir başka Asurlu hanım diyor ki:
"Kızımız büyüdü, gelinlik çağa geldi, bir yolunu bul, dön gel artık evine..."
Bir başkası:
"Ne bir gümüş bıraktın bana ne de bir şekel para...
Evi tamtakır ettin, ne var ne yok aldın gittin... Ekmek alacak durumum yok! Neyim varsa sana gönderdim, evimiz bomboş kaldı. Bari dokuduğum kumaşların parasını gönder de ekmek alabileyim!"
Bunlar hayırsız kocaların eşlerinin yakınmaları. Bir bekâr tacir de Karum Kaniş'te duvarlara tırmanır olmuş, bir gelin adayına diyor ki:
"Burada yapayalnızım... Bana masa kuracak kimsem yok... Babandan mektup aldım, seni bana vereceğini yazmış... Gelmezsen Wahsusana'dan başka bir gelin alacağım, haberin olsun!"
Asurlular ne yazık ki Türk değiller. Türk olsalardı, kocasına kızan Asurlu hanım şöyle yazacaktı: "Yarim Karum'u mesken mi tuttun? Gördün güzelleri beni unuttun!"
Tabletler arasında kehanetler, öğütler, pratik bilgiler içerenler de var. Örneğin birinde diyor ki, "hoppa kadınla evlenme, kocası bin kişidir."
Vallahi inanmıyorsanız aslını da yazayım: "E tahuz harimtum şa şari mutuşa, iştaritu şa ana ili zakrat."