Neler yazılacağını ben size söyleyeyim...
İsterseniz önce neler yazılmayacağını görelim:
"Bu yıl hac mevsimi kurban bayramına denk geldi" yazılmayacak.
Artık öğrendiler.
Nitekim coğrafya bile öğrendiler, artık "hayret bir şey, şubat ayında Avustralya'da denize giriliyor" da yazmıyorlar.
"Azerbaycan başbakanı ne güzel Türkçe konuşuyor, nerede öğrenmiş acaba?" diye de sormuyorlar.
"Haminnemin elini öperdim, bana mendil verirdi, harçlığı kaptığım gibi doğruca kayık salıncağa koşardım" türünden yazılar da kalmadı.
Tıpkı, "eski Ramazanlar, Direklerarası, kanto, düetto, Karagöz Hacivat" lafazanlığının da bittiği gibi. (Ama yılbaşına doğru "hiçkimsenin yapıp da içmediği kokteyl tarifleri" ve "sarhoşum gel" servisinin faziletleri başlar.)
Ne de olsa, Tevrat'taki yaşlı bilgenin dediği gibi "bir kuşak geliyor, bir kuşak geçiyor", güneş doğuyor da batıyor da... Artık nostalji edebiyatı, "cep telefonu yoktu, Internet de yoktu, Demirel amca başbakandı, ne günlermiş" düzeyine bağlandı.
Fakat hangi üçüncü sınıf şarkıcının hangi otelde sahneye çıkacağını kolaylıkla öğrenebilirsiniz.
"Bayramda trafik çilesi" de her gazetede yer alacak.
Sürücüler bilmemne kavşağında bilmemkaç saat beklediler, falan...
"Trafik canavarı" da sahne alacak.
Böyle soyut bir canavar var, kazalara insanlar değil bu canavar sebep oluyor.
Türk basını "cahil halkı bilinçlendirmek" için olayı somutlamış, böyle bir canavar uydurmuş. Genellikle çatal kuyruklu, sırtı dikenli bir ejderha şeklinde resmedilir.
"Bilmemne yolu kana bulandı, şu kadar ölü, bu kadar yaralı..." Haftaya çarşamba sabahı da elbette "bilanço" çıkarılacak, toplam ölü sayısı...
Yüz kişi dolaylarında çıkacak. Eskiden bu sayı iki yüz dolaylarında olurdu.
Ekonomik kalkınmayla birlikte "bayram şehidi" sayısını da iki yüzden yüze düşürmeyi başardık.
Bu arada "bayramda dolup taşan" cennet kıyılarımız ve de bayramda rahatlayan İstanbul trafiği zevzeklikleri...
Bu arada elbette bol bol da "sakar kasap" haberi okuyacaksınız.
Koyunu keseyim derken elini kesenler...
Hatta hızını alamayıp, hazır eline bıçak geçmişken, kavgalı olduğu kayınçosunun eniştesini doğrayanlar...
Karikatürleri de unutmayalım:
Konuşan koyunlar...
O arada hızını alamayıp hükümete de laf dokunduran muhalif karikatürcüler:
Koyun diyor ki, kasaptan kaçmayı öğrendim ama bir türlü oyumu kime vereceğimi öğrenemedim... Yani, koyunlar oylarını CHP'ye versinler.
Önemliymiş gibi, "siyasi liderler bayramı nerede geçirdiler" teranesini de basında genişçe bulacaksınız.
Ben size olumlu bir haber vereyim bari: Tekstil sektörümüz bu yıl 15 milyar dolar dış ticaret fazlası vermiş. Üç senede 44 milyar dolar kazanmış. Sektörde 1 milyon kişi çalışıyormuş.
Yani, batmıyormuşuz. Bayramınız mübarek olsun efendim.