Kolsuz kahramanın kolu gibi... Ölçüye gelmez, akla mantığa sığmaz... Evet ama, "Batı" ölçüleriyle bakarsan.
İşte bunun için de "halk cahil, bir eğitilse CHP'ye oy verecek ama eğitilmiyor ki" sanırsın, kendini avutur gidersin.
"Tayyip'ten bir kurtulsak AKP gider" diye de kendini avuttuğun gibi!
Gençler arasında bir araştırma yapılmış, "ateist" olduğunu söyleyen gençlerin yüzde 61'inin Allah'a inandığı ve hatta namaz bile kıldığı ortaya çıkmış!
Ya anketçilerle dalga geçiyorlar (televizyonda evlilik yarışması seyredenlerin "belgesel isteriz" diye yalan konuşmaları gibi), ya ateist kelimesinin anlamını bilmiyorlar, ya da kafaları karışık ötesi...
Ya da kafa mafa yok, kelle gezdiriyorlar.
Nasıl açıklayacaklardır bunu koca koca sosyoloji, sosyopsikoloji ve de alafortanfoni profesörleri?
Genç ne halt etsin, profesörler arasında bile "ateist Fethullahçı" var, biri benim yakın arkadaşım.
Hoca yellenirse öğrenci ne yapacak?
Ne yapacak, anketlere böyle yanıtlar verecek.
Ve bakın ortaya ne güzel sonuçlar çıkacak:
Kendini "İslamcı" olarak tanımlayan gençlerin yüzde 17'si "hiç namaz kılmadığını" belirtmiş!
Bu memlekette namaz kılmayan, oruç tutmayan, ağzına besmele de kelime- i şahadet de almayan, hacca gitmeyi ölüme yaklaşacağı muhayyel bir güne bırakan ve zekât vermeyi aklının ucundan bile geçirmeyen milyonlarca Müslüman yok mudur?
Üstelik İslam'ın "altıncı şartı" olduğu söylenen hadlerini de bilmezler ve Internet'te başbakana küfür ederler.
Bu memlekette "Ramazan ayında rakıya ara vermeyi" ibadet sananlar vardır yahu...
Kafa karışıklığı diyoruz, bu memlekette "ırkçı komünistler" bile var. Başkenti Ankara olacak komünist bir Turan İmparatorluğu hayaliyle yaşıyorlar...
Bu memlekette, analarını babalarını fare zehiriyle öldürmüş CHP yönetimini özleyen Dersimli yok mu yani?
"Oğuz Kağan soyundan kopup gelmiş Kürt" bile var, parti yönetiyor...
Bu memlekette iktidara gelince banka hesaplarına el koymayı, kredi kartlarını yasaklamayı, benzini karneye bağlamayı, özel arabaları trafiğe çıkarmamayı hesaplayanlar var... Özgürlük mücadelesi veriyorlarmış.
"Taksim ayaklanmasından bir siyasi parti doğacak, Tayyip'i devirip iktidara gelecek" sananlar olduğu gibi.
"Kemalist sosyalistlere" sorun bakalım, solun döne döne iki defa canına okumuş (1925 ve 1946), sonra 1968 yılında solu parlamento dışına, sokak eylemlerine itmiş İnönü'yü doğal liderleri sayıyorlar mı, saymıyorlar mı?
İhtiyar dangalaksa genç ne halt etsin, o da aynı yolda yetişiyor işte...
Zeki Müren'in yılın erkek sanatçısı, Bülent Ersoy'un yılın kadın sanatçısı seçildiği, Mustafa Sarıgül'ün de hem "solun umudu" hem de "cemaatin umudu" sayıldığı ülkede ya ne olacaktı?