Recep Tayyip Erdoğan'a yöneltilen birçok eleştiri var. Olacaktır, doğaldır.
Küfürleri saymıyoruz. "Köprüye eşinin ismini koy" diyebilecek kadar alçalan ruh hastası yaratıkları mahkemeye versen "cezai ehliyetleri" çıkmayabilir...
"Cami yaptırıyor" gibi enteldantel zırvaları da saymıyoruz, onu ezan sesinden rahatsız olanlar ve "oğlumu sünnet ettirmeyeceğim" gibi alafranga yenilikler peşinde koşanlar düşünsünler (ki, Taksim çorbasının içinde azımsanmayacak sayıdadırlar.)
11 yılda milli geliri 230 milyar dolardan 820 milyar dolara katlayan, bir Türkiye'yi dört Türkiye yapan adamın "ekonomik sorunlarla başa çıkamayacağını" söylüyorlar.
Öyleyse gün, "giydirmeyi" bırakıp o ekonomik sorunlarla nasıl başa çıkılacağını açıklama günüdür.
Muhalefetin alternatif politikaları nelerdir?
Bunu ister CHP'ye sorunuz ister MHP'ye, ister "bir gelirlerse halkın bankalardaki döviz hesaplarına el koyacaklarını" söyleyen faşistlere, ister Küba'nın Havana şehrinde bir fatura alabilmek için bir buçuk saat kuyrukta bekleyen ve "işte yaşanacak yer" diyen bazı zavallı komünistlere...
Hiç konuşmadan büyük önder kesilen ve politikaya karışmadan politika yapan umudunuz Sarıgül'e sorun bakalım, bir şey diyebilecek mi?
Kendilerini 140 vuruştan fazla ifade yetenekleri varsa, Taksim ayaklanmacılarına da sorabilirsiniz. Örneğin Ankara'da gitarcı gençlerin kurduğu GZP'nin programı nedir, hiç duyamadık da...
Herhalde ekonomik sorunlar (varsa öyle sorunlar), "yaşama tarzına dokunulmadığı" zaman çözülmezler.
Gönlünce gitar çalmak, yoga yapmak, fidan dikmek, modası geçmiş Georges Politzer kitapları okumak ve sevgiliye sarılmak, dünyada "resesyonla azalan likidite" krizinde ülkemize yabancı sermaye çekmek için yeterli değildirler...
"İnsana yatırım yapmak" ve "verimliliği arttırmak" gibi konular Bülent Arınç'ın "temayüz" ettiği, önde gelen projelerinden biri midir ki Erdoğan gitsin o gelsin?
Yoksa "hele bir bölünsünler gerisi Allah kerim" mi diyorsunuz?
Eh, bu da bir politika sayılır ama "artık orta gelişmiş ülkelerde yeni bir ekonomik patlamaya fırsat vermeyecek olan dünya konjonktürü daralmasına" bir çözüm müdür?
Açık konuşun hanımlar beyler, yalnızca Erdoğan'dan nefret ediyorsunuz ve ondan kurtulmaktan başka bir "vizyon" da ortaya koyamıyorsunuz.
İçinizde çözüm olarak "Erdoğan ölsün" diyebilecek kadar zıvanadan çıkanlar da yok değil.
Oylarını her seçimde biraz daha arttıran, iktidar yıpranması şöyle dursun tam tersine giderek büyüyen ve son olarak yüzde 51 oya sahip görünen bir partinin "gidici" olduğunu söyleyebilecek kadar da sapıttınız... "Darbe sopasını" yeniden gösteren endişeli ve utanmaz liberaller bile çıktı.
Kiminiz de Erdoğan'ın "asık suratlı" olduğunu söylüyor. Aynı eleştiriyi "nobranlığıyla meşhur" İnönü'ye yönelttiğinizi hiç duymamıştık o zamanlar...
Menderes gibi kırılıp dökülmesini mi istiyorsunuz, Demirel gibi köylü hikmetleri savurup gevrek gevrek gülmesini mi?
Halkı eğlendirecek başbakan istiyorsanız, Kemal Sunal rahmetli olduğuna göre, Cem Yılmaz'ı seçin. Hem gülüyor hem güldürüyor, hem de Kemalist, daha ne?
Fazıl Say demedim, onun aynı lezzeti yoktur.