Şehrin adı Nürnberg, İngiliz ve Amerikan ağzında Nuremberg olmuş. Almanya'nın tam göbeğinde sayılıyor. Bunun için de Nazi Partisi tarafından "gövde gösterisi merkezi" olarak seçilmiş. Berlin yetmemiş.
Savaştan önce burada düzenli olarak açık hava gösterileri yapılırdı, yıllık gösteriler, bir tür parti "kurultayı"... Her sene eylül ayında...
Bunlar yalnızca "parti" mitingi değil, tek partiyle özdeşleşmiş, içiçe geçmiş "devlet" mitingleriydi. Yahudiler'i toplum hayatından dışlayan ırkçı kanun da buradan duyuruldu.
Ne menem bir şey olduğunu anlamak için, ünlü Alman faşiyesi Leni Riefensthal'ın çekmiş olduğu "İradenin Zaferi" filmini seyredeceksiniz ("Triumph des Willens")... YouTube'da tamamı var, DVD olarak da satılıyor. Sonradan renklendirilmiş versiyonu bile çıktı.
Bakın bakalım AKP mitingine benziyor mu?
Albert Speer bu gösteriler için şehir dışında özel bir de alan yapmıştı, çok geniş bir alan... Mermer merdivenler, dev sütunlar, meşaleler, alevli çanaklar, bir de kocaman bir "sunak", Zeus Sunağı gibi, Hitler'in âlâ-yı vâlâ ile çıkıp konuştuğu...
Bu sunağın tepesindeki gamalı haçı savaştan sonra dinamitle attılar. İbret-i âlem için Alman faşist yöneticilerini de bu şehirde yargılayıp astılar.
Kurultay alanı Dutzendteich Gölü'nün güneyindeydi, bugün ağaçlıklı, ayrıca futbol stadı, konser salonu, kongre merkezi falan filan.
Katılanlar elbette üniformalıydı. Bütün SS ve SA kıtaları, ayrıca Hitler Gençliği örgütü burada görev alırlardı. Sonunda da Hitler'e bağlılık yemini edilirdi.
The Times gazetesine ilan verenler, AKP'nin Kazlıçeşme mitingini buna benzetmişler. Yani bu hesaba göre Erdoğan da Hitler oluyor.
Oscar ödüllü sanatçılar elbette Riefensthal'ın ünlü filmini görmüş olsalar gerektir. Hangi noktalarda Kazlıçeşme'yle benzerlik taşıdığını açıklamalarını isteriz.
Taraftarların biraraya gelmeleri, kalabalıklar, sloganlar, bayraklar ve pankartlar, liderin alkışlanması falan suçsa, bu suçu bütün ülkelerin bütün partileri sürekli işlemektedirler. Buna, Sean Penn ile Susan Sarandon'un destekledikleri Obama'nın Demokrat Partisi'nin "convention"ları da dahildir.
Acaba Kazlıçeşme'de üniformalı, "paramiliter" parti militanları mı vardı? Acaba Kazlıçeşme'de her yıl aynı günlerde düzenli olarak mı toplanılmaktadır? Acaba Kazlıçeşme'de herhangi bir etnik ya da dini gruba karşı bir tek söz mü söylenmiştir?
Velev ki katılanlar oraya parti otobüsleriyle taşındılar, bu, partinin faşist olduğunu mu gösterir? Eğer öyleyse, CHP otobüslerinin camlarını da taş atıp kıralım mı?
En azgın muhalif gazeteciler bile (birkaç yeminli serseri hariç), AKP mitingiyle Hitler mitinglerini karşılaştırmanın "fazla ağır bir densizlik" olduğunu yazıyorlar. (Elbette karşılaştırmayı yapan densizleri değil, böyle ilanlara "sebebiyet veren" Erdoğan'ı suçluyorlar, bu da "densizlik kardeşliği" olsa gerek.)
Yalnız densizlik değil, aynı zamanda suçtur.
Avrupa'da politikacılara küfür etmek bile artık serbest, fakat önüne gelene faşist demek suç.
Angela Merkel'i cinsi münasebette bulunurken gösteren bir karikatür bile çizebilirsiniz, fakat herhangi bir yerine gamalı haç çizerseniz kendinizi mahkemede ve kodeste bulursunuz.
Dolayısıyla, yalnız The Times gazetesine, suç unsurları içeren bir ilan yayınladığı için değil, bildirinin altında imzası bulunan herkese de İngiliz mahkemelerinde dava açılmalıdır.
İster oyuncu olsun ister yönetmen, ister yazar olsun ister avukat, ister toprak ağası olsun ister piyanist.