Okuduğunu arka tarafından anlamaya eğilimli vatandaşlar için hemen belirteyim: Bütün dinlere saygılıyım. Hak dinine de, maymuna tapan Hintli'lere de... Cem Yılmaz'ın dediği gibi insan isterse "krem peynire" de tapabilir. Çağımız serbest piyasa ekonomisi, düşünce ve inanç özgürlüğü çağıdır.
Kendimin neye inandığı da ancak kendimi ilgilendirir.
Asıl konumuz şu: Piyanist Fazıl Say'dan sonra yazar Sevan Nişanyan da "dine hakaretten" hapis yedi. "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak" suçundan... Say'ın cezası ertelendi, Nişanyan'ın daha önceden sabıka- sı varmış, ertelenmedi.
Kararlar hakkında olumlu ya da olumsuz bir şey söyleyecek değilim çünkü bu işin daha "temyizi" var.
Gerek muhalif basın, gerekse "klasik müzik dinlemeyi Atatürkçülük sananlar" Say'a olanca güçleriyle sahip çıktılar, kıyameti kopardılar. Bunu, hükümete vurmak için yeni ve uygun bir fırsat saydılar. Eski eşiyle bazı hoş olmayan sorunlar yaşayan (ya da eski eşine bazı sorunlar yaşatan) Nişanyan basında pek sevilmiyor. Ona pek fazla arka çıkmayacaklar, yarım ağız yazıp geçecekler. Bunda elbette Nişanyan'ın "Yanlış Cumhuriyet" adında müthiş bir kitap yazmış olmasının da payı büyük.
İmdi... Benim merak ettiğim şudur:
Bu vatandaşlar neden hep gidip gidip İslam'ı bulurlar laf dokunduracak?
"Dini eleştirmeyi" ilericilik sanıyorlar, uygulamalara değil de dinin "özüne" karşı çıkıyorlar, onaylamasak bile hadi onu da anladık da...
Neden hep İslam?
Hıristiyanlık hakkındaki fikirlerini öğrenebilmiş değiliz. Fazıl Say cennetteki kevser şarabına ve hurilere kafayı takmış, acaba Meryem'in bakireliği konusunda ne düşünüyor?
Nişanyan bir Hıristiyan... İnanç sahibi midir değil midir bilemem ama "çocuk sahibi olan Tanrı" hakkındaki görüşlerini öğrenmek isterim.
"Üçlükte birlik" (teslis) teorisini nasıl karşılıyorlar? Baba, oğul ve Ruh-ül Kudüs (Holy Spirit) üçlemesi üzerine neler düşünüyorlar? İsa'nın ölümünden sonra dirilip göğe çıkmasını "akılcı" buluyorlar mı?
Öte yandan... Gerçi Nişanyan "Budizm de İslam kadar saçma" demiş ama Musevilik hakkında bir şey söylememiş. Örneğin.
Ateşler ve dumanlar içinde dağın tepesine "inen" ve Hazret-i Musa'ya "sen benim önümü göremezsin, ancak arkamı görebilirsin" diyen Yehova'yı nasıl karşılamaktadır, bilelim.
Tanrı'nın onun "aracılığıyla" Musa'yla uzaktan görüştüğü kutsal Kefaret Sandığı ne menem bir şeydir mesela?
Fazıl usta, Sevan usta, ne düşünürsünüz bu hususta?
Anlama özürlülere tekrar belirteyim: Ben bu verdiğim örneklere olumlu ya da olumsuz bir şey demiyorum. İsteyen inanır, istemeyen inanmaz. İnançları tartışmak abesle iştigaldir. Yalnızca, İslam'a laf eden arkadaşların öbür dinlere niçin değinmediklerini merak ediyorum. Niçin "ilericilik ayağından", alavere dalavere ille de İslam'ı buluyorsunuz eleştirecek?
Başbakan dindar olduğu için mi? İktidarda AKP bulunduğu için mi?
Haa, o zaman öyle deyin. Numara yapmayın.