Kilise Galileo'yu engizisyon mahkemesinde yargılamış, direnirse diri diri yakacaklar... Hazret de bu baskı altında "dünyanın döndüğü" iddiasından vazgeçmiş... Fakat mahkeme salonundan çıkarken kendi kendine mırıldandığı söz ünlüdür:
"Eppur si muove..."
Ama gene de dönüyor işte!
Türk entelleri de Recep Tayyip Erdoğan'ı benzer bir mahkemeye çektiler. Ne yaparsa karşı çıkıyorlar. Yargılıyorlar, mahkûm ediyorlar.
Bunlar, Boğaziçi Köprüsü'ne de karşı çıkmış malum kişiler. İçlerinde en liberal geçineni bile zırt diye hemen kökenlerine dönüveriyor, "eski Marksist" kimliğinden kurtulamadığı için gençliğinde edindiği refleksler devreye giriyor. Bu Marksizm değil bal gibi "CHP tutuculuğudur", farkında değiller. Çünkü kafaları karışıktır ve bürokrat munkabızlığını solculuk sanırlar.
Hayatında bir tek kere Haydarpaşa'dan trene binmemiş vatandaş "trenini" istiyor, hayatında bir tek kere Taksim Parkı'nda oturmamış vatandaş da parkını...
Kırk yıldır Emek Sineması'na uğramamış vatandaşın sinemasını istemesi gibi.
Hayatında bir tek kere cami kapısından girmemişin Çamlıca Camii'ne karşı çıkması gibi.
Fakat ıkıntıları ve sıkıntıları "davulcu yellenmesi" gibi kalıyor. Vara yoğa karşı çıkmanın getirisi, yalnızca az satışlı gazetelerde kendince reklam fırsatı... Böylece oralarda isimleri geçiyor, mutlu oluyorlar.
Bir de, bunu "solculuk" sanıyorlar tabii.
Ekonomik gelişmeye, kalkınmaya karşı çıkmak solculuk. Şehrin büyümesine, imar faaliyetine karşı çıkmak da solculuk. Uçağa karşı treni, alışveriş merkezine karşı mahalle bakkalını, köprüye karşı arabalı vapuru, ileri üretim, dağıtım, tüketim ve ulaşım ilişkilerine karşı geçmiş kalıpları savunmak bizde ilericilik!
Adnan Menderes'e de yeni yollar açtırdığı için kızıp köpürmüşlerdi, hatırlarım. Ne gerek vardı Sahil Yolu'na, Vatan Caddesi'ne, Barbaros Bulvarı'na, Maslak trafiğine? Bedrettin Dalan'a da kızmışlardı, ne gerek vardı Tarlabaşı yıkımına? Demirel'e de kızmışlardı, ne gerek vardı Boğaziçi'ne köprü yapmaya?
Ömürleri böyle geçecektir. Memleket de gelişecektir. Velhasıl onlar vuracaklar memleket büyüyecektir kardeşim...
Taksim'e bürokratların yıktığı Topçu Kışlası "iade edilecek", içinde de pis kapitalistler alışveriş merkezinde, kafeteryalarda, lokantalarda mal satıp para kazanacaklar. Üçüncü köprü yapılacak, pis nakliyeciler Avrupa'dan Ortadoğu'ya mal getirip götürecekler ve para kazanacaklar.
Yeni bir havaalanı kurulacak ve pis turistler gelip gidecekler, memlekete pis dövizler yağacak. İstanbul'a bir İstanbul daha eklenecek ve pis İstanbullular oralara yayılacaklar. İstanbul'da olimpiyat da düzenlenecek ve o pis dövizler harcanacak.
Dün okuduğuma göre Çamlıca Camii için de ilk kazma vurulmuş... Oyunu kime vereceğini bilmeyen kısa bacaklı cahil halk da orada namazını kılacak.
Çünkü adam yapıyor gene de... Eppur lui fa!
Bir Müslüman'ın cami yaptırmak istemesini "tuhaf" karşılayan ve bunu "gericilik" sayanlar, "İstanbul'un silueti bozuldu" diye ağlayan yani eski ve görkemli camilerin görüntüsünü savunup yeni ve görkemli bir camiye karşı çıkanlar, siz istediğiniz kadar mızmızlanın, adam yapıyor: Eppur lui fa!
Memnun değilseniz oyunuzu Kılıçdaroğlu'na verirsiniz olur biter.