Kıymetli ağabeyim Osman Ulagay'ın neden "Kılıçdaroğlu'nu Aşmak İçin" adında bir kitap yazmadığını merak ederim...
Bilindiği gibi sevgili Ulagay, Özal'ın ve Erdoğan'ın Türkiye'ye yaptığı büyük katkıları beğenen ama çevresinden utandığı için, yani şu ünlü "mahalle baskısı" nedeniyle bunu bir türlü açık seçik söyleyemeyen ve lafı eveleyip geveleyen bir yazardır. Durup durup Özal'ı ve Erdoğan'ı aşmak gerektiğini söyler ama bunun yolunu bulup da bir türlü gösteremez çünkü kendisi de bilmez.
Yazık, böyle bir kitap yazsaydı "CHP'yi kurtarmaya çalışan nafile gazeteciler" kervanında öne geçecek, bu ekibin "duayeni" olacaktı.
Şimdi onun yerine Deniz Baykal konuştu ve "Kılıçdaroğlu'nu aşmaya gerek yok" dedi.
Baykal parti başkanlığına geri dönebilse zil takıp oynayacak ama temelde Kılıçdaroğlu'nun politikasından, daha doğrusu politikasızlığından memnun. Sonuçta Kemal Bey onun "adamı" değil miydi?
Hatta, "Allah kimseyi Kemal Bey'in eline düşürmesin" demişti, en başta kendisi düştü o ayrı.
Ağırlığını da, kaldıysa eğer öyle bir ağırlık, partinin "ulusalcı kanadından" yana koyuyor.
Kılıçdaroğlu da ana muhalefet liderliğini elhak iyi götürüyor, "hutbelerde Atatürk adının geçmesini istediğini" belirtti.
Buna karşılık "barış süreci" hakkında ne düşünüyor, bilen yok.
Oysa yavru muhalefet MHP "vurmaya ve ölmeye" hazırlanıyor, anaları Emine Ülker Tarhan da "göze göz dişe diş mücadeleye" çağırıyor.
Gerçek şu ki, CHP içinde varolduğu söylenen "sol kanat" maçı kaybetmiştir.
Homurdanmakla yetinecektir.
Pısırıklığıyla mı, ne yapacağını bilemezliğiyle mi, ona da CHP'yi kurtarmaya çalışan arkadaşlar karar versinler.
CHP sağcıdır ve sağcı kalacaktır. "Bölünme" tehlikesi ortadan kalkmıştır. Nitekim Baykal da bunu gördüğü için "ayrışma bekleyen yanılır, parti birlik ve bütünlüğünü koruyacak" demiştir.
CHP'nin naçiz varlığı elbet toprak olmayacak ve ilelebet payidar kalacak, ama "geldiği yere" dönecek ve "yüzde 20'ler dolaylarına" oturacaktır.
Birkaç basın namussuzu bu kez de Kılıçdaroğlu'nu devirip yeni bir yıldız parlatmak için girişimlerde bulunabilir, hatta bunu başarabilir de, ama sonuç değişmez.
Bu durumda kimler bu partiye oy verirler?
Kimler vermektedirler?
Briç oyununu ve şarap seçmeyi bilen konsolos emeklisi Ruşen Bey...
İle...
Erkenden kalkan, sabah yürüyüşünü yapıp gazeteyi ve ekmeği alan, eve dönünce çayı demleyip hane halkını uyandıran Emekli Albay Hüsamettin Tambay...
İle...
Naylon geceliğinin altına el örgüsü hırkasını giyen, Ziraat Bankası'nın emekli maaşı kuyruğuna giren Ayşe Teyze.
İle...
Hem Kemalist hem sosyalist olunabileceğini sanan, çünkü gazetesi tarafından kendisine öyle öğretilmiş genç kasaba yarıaydını.
Toplarsan da yüzde 20 falan ediyor işte.