Başbakan "eyalet sistemiyle" ilgili birşeyler söylemiş, bir gazete bunu "Türkiye eyalete hazır değil dedi" başlığıyla, başka bir gazete de "eyalet sistemi sorun olmaz dedi" başlığıyla vermiş...
Halkımızın gazetelere niçin güvenmediğini merak edenlere duyurulur.
Peki başbakan gerçekte ne demiş?
"Güçlü ülkelerde eyalet sistemi sorun olmaz, 2023'te başbakan olsam ben bunu tartışırdım" demiş.
Tabii o sözünü ettiğim gazetelerin birine göre "olsam" ötekine göre "olursam" demiş! Dönüp bu yazının ikinci cümlesine bakınız.
2023'ten sonra, üç dönem başbakanlık, iki dönem de cumhurbaşkanlığı yapmış olarak emekli olacak. Kendisinden sonra gelecek AKP ve ülke liderine "tüyo" veriyor. Ahır ömründe gene başbakanlığa dönerse belki de kendisi önerecek.
Türkiye, "adı konmamış bir tür eyalet sistemine" zaten geçmek üzeredir. On yıl sonra belki adı da konacaktır.
Eyalet sistemine karşı çıkanlar, bunun "bölünmeye" yol açacağı endişesini taşırlar.
Endişe elbette "ya Kürt eyaleti ayrılırsa..." şeklindedir.
Herhalde bu düşüncede olan hiçkimse "Trakya eyaleti ayrılırsa" ya da "Karadeniz eyaleti ayrılırsa" diye korkmaz. Hüsmen Aga ya da Temel Reis'ten yana bir sorun yoktur!
Peki, bu korkuyu taşıyanlar, Abdullah Öcalan'ın son Nevruz demeciyle "bağımsızlık isteğinden vazgeçmiş" olmasına ne diyeceklerdir?
Hiçbirşey demeyecekler, papağan gibi gene kendi bildiklerini okuyacaklardır.
Meseleye "çıkar ilişkileri" açısından bakarsanız, Kürtler'in ayrılmayacaklarını görürsünüz.
Ama memur zihniyeti ve bürokrat kafası bu "çıkar ilişkileri" lafından da rahatsız olabilir, tıpkı kendini sosyalist sanan birtakım ahmakların "tüketim" kelimesinden rahatsız olmaları gibi!
Okurun en alt düzeyine şunu söyleyip geçelim: Çıkar ilişkileri sözü burada "olumlu anlamda" kullanılmıştır efendim.
Çünkü ekonomi dediğiniz de alt tarafı bir çıkar ilişkileri yumağıdır, politika dediğiniz de.
Kürt'ün çıkarı nerededir? "Nevzuhur" bir bağımsız devletçikte mi, Karadağ falan gibi?
Yoksa atağa kalkmış, kişi başına milli geliri yirmi bin doları geçmiş, mamur ve müreffeh, güçlü ve köklü bir Türkiye'de mi? Hele hele o Türkiye'de temel haklarını kazanmışsa, ana dilini serbestçe kullanabiliyorsa... Hele hele, kendi bölgesini kendi ekonomik çıkarları yönünde kendisi yönetebiliyorsa? Hele hele, Suriye ve Irak'taki kardeşleriyle bağlar kurabildiyse?
Hiçbir Kürt, İstanbul'da oturan akrabalarının yanına pasaport alarak, belki de TC'nin Diyarbakır Başkonsolosluğu'ndan vize alarak gelmek ve üç ay sonra da dönmek zorunda kalmak istemeyecektir!
Güçlü ve kalkınmış bir ülkeden kopmak için "enayi" olmak gerekir, başbakanın anlatmak istediği de budur. Siz hiç Baden-Württemberg ya da Nordrhein- Westfalen eyaletlerinde Berlin yönetiminden ayrılmak isteyen Alman duydunuz mu? Bavyera'nın Berlin'e gıcığı vardır ama onlar bile istemiyorlar.