Yoktur. Bütün huysuzluk da oradan kaynaklanıyor.
Başkanlık sisteminde yapılacak bir başkan seçimini CHP'nin kazanması sözkonusu olmadığı gibi, gösterecek hiç olmazsa "prezantabl" bir adayı da yoktur.
Alçakça harcamasalardı, bu aday belki Deniz Baykal olabilirdi...
Tabii gene kazanamazdı ama, hiç olmazsa "devlet memurlarının ağzı burnu, eli yüzü düzgün ve oturaklı bir temsilcisi" olarak tepki görmeden oyununu oynar giderdi...
O aday Mustafa Sarıgül değildir.
Sarıgül aday olduğu anda "İSKİ benzeri dosyalar" yağmur gibi yağmaya başlar medyaya...
Kaldı ki Sarıgül'ün aday olması, Kılıçdaroğlu'nun "bittiği" anlamına gelecektir.
Kılıçdaroğlu'nu bitirmek için şimdiden hazırlık yapan ve iki sene sonrasını bekleyen basın amigoları bu uğurda ellerinden gelen herşeyi yapacaklardır ama Kılıçdaroğlu kendini kolay kolay harcatacak adam da değilir. (Sıkıysa "kasetini" bulsunlar bakalım, yoktur.)
Bugün CHP yetkilisi olarak ortalıkta dolaşan öyle adamlar vardır ki, değil başkan adayı olmak, Çankaya Köşkü'nde dökmeden çay servisi bile yapamazlar...
CHP yetkilileri "başkanlık sistemine ilke olarak mı karşısınız, yoksa 'Tayyip kazanacağı için' mi karşısınız" sorusuna da ık mık etmeden cevap veremezler.
Bürokrasi seçim kazanamaz. Hiçbir serbest seçimi kazanamamış, bu sınıfın asker kesimi darbeyle, sivili de ona payandalık etmekle yürütmüştür işini...
Bu demektir ki, halkın temsilcisinin karşısına bürokrasinin temsilcisi bir aday bulup da koyamaz. Bu aday bir emekli paşa da olamaz. Emekli bürokratları "meclis içinde" aday göstermek kolaydır ama halkın sandığında bu yol çıkmaz sokaktır.
İşte bunun için "parlamenter sistemin güçlendirilmesi" gibi ne idüğü belirsiz bir talep yolu tutturmuş gitmektedir CHP...
Yeni bir anayasadan da öcü gibi korkmaktadır!
Bu siyasi zavallılık, onu "solculuk kisvesi altında Kenan Evren'in sistemini savunma noktasına" düşürmüştür, daha da yerlere düşürecektir.
Bıçak kemiğe dayanınca elbette "laf ola" bir aday gösterecektir, ben ciddi adaydan sözediyorum.
Bu laf ola aday, Eskişehir'den başka hiçbir ilimizde tanınmayan Yılmaz Büyükerşen bile olabilir, kaldı ki o bile yanaşmıyor.
O zaman CHP aday olarak belki "İnönü'nün torunu", "Atatürk'ün yaverinin kayınçosu", "küçük Ülkü'nün yengesinin eltisi", "Fikriye Hanım'ın terzisinin kızı", "Uğur Mumcu'nun dul hanımı" gibi karikatür adaylar gösterecektir ki hep birlikte eğleniriz.
Bu konuda kendilerine yardımlarımız da olacaktır: Küçük Ülkü'nün bizzat kendisini önermiştik, ömrü vefa etmedi. Türkan Saylan da aramızda olmadığına göre Muazzez İlmiye Çığ düşünülebilir. Keşke Safiye Ayla yaşıyor olsaydı... Seçim "cingılı" olarak da "Yanık Ömer" türküsü uygun olurdu.
Tıkanma, Sayın Tarhan Erdem'in sandığı gibi siyasette değil, CHP'nin kendisindedir. Bürokrasi açısından tek kurtarıcı çözüm de, Tarhan Erdem'in "lapsüsünde", yani dayanamayıp ağzından kaçırdığı gizli özlemindedir: Darbe.
Yapabilen kaldıysa yapmaya kalksın bakalım.
Başına neler geleceğini de görelim.