Alaturka sevenler, başlığın devamını "silindin sen rüyalarda" diye okuyabilirler... Biz de silindiğini sanmıştık...
Derken küt diye ortaya çıkıverdi. Yok, "gündeme" gelmedi tabii de, ortaya atıldı, peşrevi yapıldı. Silinmemiş, "sütre gerisinde" beklermiş.
Darbe... Şu eski dostumuz(!)
Ortaya atan, Tarhan Erdem.
Tutarlı ve dürüst bir adam olarak tanırız. Seçim tahminleri üzerine kendisine "kendi cenahından" uluorta yöneltilen, en hafifi "oha" ile başlayan utanç verici hakaretleri de unutmadık, bu yüzden yay gibi gerilen sinirlerinin, yaptığı tahmin doğru çıkınca televizyonun canlı yayınında nasıl boşalıp şu yaşında onu ağlattığını da...
Geçen gün, "tıkanma yaşanıyor, mevcut iktidar bu darboğazı geçemezse tıkanma anarşi veya darbeyi davet eder" dedi.
Tutarlı ve dürüst bir adam olsa da eninde sonunda "müseccel bir CHP'li" olan Tarhan Bey'in partisine özgü eski bir hastalığı mı nüksetti, yoksa sezdiği birşeyler mi var?
Hani, daha önce de başbakana Menderes'i "hatırlatan" çok olmuştu da basında...
"Şartlar oluşmaya başlamış mıdır, açık ve kesin bir şey söyleyemiyorum" diyerek açık kapı da bırakıyor.
Başbakanın, Sayın Erdem'in ileri sürdüğü gibi "idamdan bahsetmesinin" ya da açlık grevleri için "şantaj" demesinin darbe ortamı oluşturacak bir gerginlik yaratacağını hiç sanmam. Tam tersine, faşistler bu tutumdan ancak memnun olabilirler.
Darbe düşünecek varsa, onu gerecek olan "başkanlık sistemi" meselesidir...
Bakınız Adil Gür bile, yani ara ara yaptığı seçim anketleri her ne hikmetse onu destekleyen muhalif gazetenin okurlarının hoşuna gidecek sonuçlar veren adam bile, "başbakan eğer başkan olacağım derse olur, halk ezici bir çoğunlukla onu destekler" demekten kendini alamıyor!
Mecliste muhalefet, basında da belli gazeteler, bunu önlemek için elhak ellerinden geleni yapıyorlar.
Ayakta kalabilmek için daha seçimin ertesi günü "gerginlik yaratma" politikasına yatan muhalif basın, belli ki şirretlik dozunu gün geçtikçe daha da arttırarak sürdürecektir.
Bu yayınlar CHP'ye seçim kazandıramaz ama darbe ortamına su taşır mı?
Belki de. Ama önemli olan darbenin ortamı değil, fizibilitesi.
Amerikan mahfillerinin, Türkiye'de başkanlık sistemine geçilmesine "darbe yaptıracak kadar" karşı olacaklarını hiç sanmam.
Başbakan da, Amerika'dan izin almadan bir darbeye kalkışabilecek birtakım maceraperestleri kendi başına -ya da Amerika'nın gizli desteğiyle!- tepeleyebilecek kadar güçlüdür. (Nitekim yakın zamanda öyle olmadı mı?)
İpliği pazara çıkmış üç beş faşisti hapisten kurtarmak için mi darbe yapılacak?
Hem de ekonomi son derece tıkırında giderken...
Tarhan Bey, tıkanma falan yok. Tıkanma, "sizinkilerin" çapsız beyinlerinde. Arterioskleroz mu dersiniz, ebedi yetersizlik mi dersiniz, artık ne derseniz deyiniz.
Yoksa, "hafiyesi Mayk Hammer'in pis bir alışkanlıkla kırk beşliği doğrultması" gibi, siz de gençlik günlerinizi mi hatırladınız?