Adamcağız bir laf etti, ortalık birbirine girdi... O da hemen yalanladı tabii... Herhalde partinin yüksek kademelerinde "asil bir galeyan" meydana gelmiş, belki de partinin asıl lideri Önder Sav höt demişti. Belki de "kendi kamuoyundan" çekinmişti.
Kılıçdaroğlu "türban sorununu biz çözeriz, çözmeye kararlıyız" demiş, bir gazete de bunu almış, "Kılıçdaroğlu 'türbanlı kızlar üniversiteye girecek' dedi" yapmış.
Gazete yorum yapıyor. Bunda da haksız değil, çünkü bu laf ancak böyle yorumlanır.
Yalanlıyor, öyle bir şey dememiş. Yani türbanlı kızlar üniversiteye giremeyeceklermiş.
Peki ne olacakmış?
Ne olacağını kendisi de bilmiyor.
Tıpkı işsizliğe nasıl çare bulacağını, Kürt meselesini de nasıl çözeceğini bilmediği gibi. Tıpkı, İstanbul'a belediye başkanı seçilirse ne yapacağını bilmemiş olduğu gibi.
Ama "birşeyler" söylemesi lazım, o da söylüyor işte...
Türban sorununu çözermiş ama "siyasi malzeme yapılmaz ve tüm siyasi partilerle toplumsal uzlaşma sağlanırsa"...
Al, Türkçe kompozisyon dersinde "boş laf" örneği olarak okut.
Nasıl sağlanacak bu uzlaşma? AKP türban konusunda aldığı tavırdan vazgeçerse, sağlanır. Yani türbanlı kızları üniversiteye sokmaktan vazgeçecekler, böylece sorun ortadan kalkacak.
Vallahi mektepler olmasa maarif de ne güzel idare edilecek...
Ya da CHP bu konuda çıkarılan yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götürmekten vazgeçerse sağlanır. O da olamıyor, ama uzlaşma isteniyor.
Nedir "uzlaşmadan" kastınız Kemal Bey?
Yok öyle bir kasıt, demeç olsun, torba dolsun.
"Herkesin okumasına olanak sağlayacağız" diyor. Nasıl sağlayacak? Kızlar başlarını açarlarsa!
Ya da cahil halkı eğiteceğiz, o zaman oylarını nasıl olsa CHP'ye verecekleri gibi, türbanı da çıkarıp atacaklar, sorun kendiliğinden çözülecek. Bunu seksen yıldır deniyorlar ama cahil halk milim kıpırdamıyor yerinden.
Fakat bu saftırık beklentide "komünizm tehlikesi ortadan kalktıktan sonra Komünist Partisi'ne izin vermek" gibi "pratik bir uyanıklık" da sezilmiyor değil tabii...
Kılıçdaroğlu'nun amigoları o pratik yolları da gösteriyorlar: "Türban serbestisinin sonuçları garanti altına alındığı takdirde CHP yasağı savunan tek parti olarak itirazını askıya alır ve bu istismar kaynağı kurutulur!"
Ne yani, kızlardan "üniversitede okuduktan sonra vallahi billahi ve de tallahi şeriatı getirmeyeceğiz" gibilerden bir garanti mi isteniyor?
CHP yönetimi tükürdüğünü yaladı, itirazdan vazgeçti diyelim, bürokrasi vazgeçecek mi? Yargıtay Başsavcısı'nın geri basacağını kim söylüyor? CHP tabanının tepkisi ne olacak?
İlahi Kemal Bey, aşağı tükürsen gitti kemik oylar, yukarı tükürsen gitti göz koyduğun yeni oylar...
Onun için, sen de "ortadan git", salla dur demeç olmayan demeçleri: Türbanı biz çözeriz ama türbanlı kızları üniversiteye sokmadan... İşsizliği de çözeriz ama nasıl çözeceğimizi söylemeyiz, oy verin görün... Partiyi ben yönetiyorum ama ben yönetmiyorum...
Yoksa bu adam, kendisini önce göklere çıkarıp sonra da yerden yere vuranların ileri sürdükleri gibi şaşkın ve ürkek, plansız, risk almaktan çekinen, laf çeviren, konunun özüne girmeyen, açık konuşmayan, klişe çözümlere yaslanan tipik bir Ankaralı mı?
Bize ne yahu, "tutan" düşünsün.