Serseriliği bırakırsanız, ben de itişmeyi bırakırım. Ciddi olacaksanız, ben de olurum.
Çamur atıp kaçmayacaksanız, ben de dik dururum. Adam olacaksanız, ben de efendilik ederim.
Ama adam olacaksınız, "cüdam" değil...
"Atatürk'e ve cumhuriyete en ağır hakaretler..." diyorsanız, örnek vereceksiniz, kanıt göstereceksiniz.
"İspat müddeiye aittir" eğer azıcık da olsa hukuk biliyorsanız... Suçluyorsanız, kanıtlayacaksınız. "Havaya sallıyorsanız", okuyucunun sandığınız kadar ahmak olmadığını da bilmelisiniz.
Nitekim savcılar da ahmak olmadıkları için, hiç kovuşturmadılar... Çamurunuz dilinize bulaştı. Ancak kendi müşterinizin düşüncesiz, okuduğunu anlamaktan aciz kesimini hoş tutmaya yaradı. Yaptığınız "sayın muhbir vatandaşlık" sökmedi. Ayıbı da yakanıza yapıştı kaldı.
Ama kaçak güreşmek yok bundan böyle... "Milyonların nefretini kazandı" diyorsanız, kaç milyon olduğunu söylemeniz gerekir. Nasıl saydığınızı da...
Sizin tuttuğunuz partiyi tutmayanın mutlaka vatan haini "olmayabileceğini" de unutmadan!
Adam olacaksanız, "Sarıgül'den korkuyor" gibi düşük zekâ ürünü çamurları bir yana bırakacaksınız, örneğin...
Madem onun avukatlığına soyundunuz, ondan ses çıkmıyor, siz cevap verin. Adam gibi ama.
Mustafa Sarıgül'e birkaç soru sordum. "Samimi" olarak sorduğumu da açık seçik belirttim. Yanıt yerine "istihza ve iftirayla" karşılaştım, genellikle başıma geldiği gibi.
Yaptığınıza "gazetecilik" diyorsanız, bana uymaz.
Yeniden samimi olarak soruyorum, öğrenmek istiyorum: Sayın Sarıgül, neyi nasıl değiştirecek?
Bilelim de belki hoşumuza gidecek, aklımıza yatacak yahu!
"Değişim" kelimesi dilinden düşmüyor ama neyi nasıl değiştireceğini hiç söylemiyor.
Bunu sorgulamak, hepimizden önce kendi yandaşlarına düşmez miydi? Somut olarak bilgi istemek, hakkımızdan önce, görevimiz değil midir?
Kürt meselesine bulduğu çözüm de "iktidara gelince parti başkanlarını toplayıp görüşmek"...
Ciddiye alınacak bir yanı varsa, alalım.
Yoksa, azıcık dalgamızı geçeriz... İşimiz bu!
Şunu da iyi bilin: Ne başbakan babamın oğludur, ne de partisi babamın partisi... Öte yandan, ne muhalefet lideri düşmanımdır, ne de muhalefet lidercikleri... Kimin gelip kimin gittiği de benim sorunum değildir. Politikacı yolcudur, ben ömrüm yettiğince, ya da keyfim istediğince hancıyım. Bugün burada yazarım, tepem atarsa yarın defolur gider başka yerde... Canım istemezse hiç yazmam. Hiçkimseye "müdanaa" etmem. "Yazdırmazlarsa" da çubuğumu yakarım, yan gelir yatarım.
Aynı şeyi siz de söyleyebiliyor musunuz?
Yoksa "amigoluk" asıl sizin çalışma tarzınız da herkesi de kendiniz gibi mi biliyorsunuz?...
Eee, hani adam olacaktınız, öyle konuşmuştuk?...