Perşembe günü, 23 Nisan oluyor, Pierrefonds şatosunun eteklerindeki gölün kıyısında mantarlı ördek yedim.
Emekçi halkım yemeye bir lokma ekmek bulamıyor (öyle değildir ama öyle yazarsan okurun hoşuna gider), kendini büyük yazar sanan zavallılar da mantarlı ördek yerler işte... Şarap da içerler... Boğazlarından gelesiceler...
Güneş tatlı, meltem ılık, çevre sessiz, orman yemyeşildi. Pek pek bir kuş ötüyor, yapraklar hışırdıyordu.
Artık o anda ne düşmek dalgalara, o anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım... Toprak, güneş ve ben, bahtiyardım. (Tövbe, karım yanımdaydı.)
Beni yazı hapisanesinden on beş aydır ilk kez güneşe çıkarmışlardı. Pazar değil perşembeydi ama zarar yoktu.
Fransa avlusunda bombalar patlamıyor, polisler vurulmuyorlar, gazeteler, televizyonlar ve Internet siteleri insanların sinirlerini germiyorlardı.
Neşe doldum.
Herhalde siz de burada dolmuşsunuzdur.
Öyle ya, kamutay o gün doğmamış ve saltanatı boğmamış mıydı?
Gerçi günümüzde o kamutayı nasıl basıp dağıtacağını düşünenleri utanmadan savunan gazeteciler de vardı ama olsundu...
Canım, aslına bakarsanız kamutay büyük ölçüde İstanbul baskınından kaçıp kurtulan "Osmanlı mebuslarından" oluşmuştu ama artık o kadarcık tarih gerçeğinin de üstünde durulmayabilirdi. "Sıfırdan doğmuş" gösterilmesi daha uygundu. Yeni kuşakların onu "gökten zembille inmiş" sanmaları işimizi büyük ölçüde kolaylaştırırdı.
Kamutay mı? Yok yahu, 23 Nisan çocuk bayramı değil miydi?
Onu da başarmış, meclis açılışı yıldönümünü bu şekilde sulandırmış, önemsizleştirmiştik tabii.
Eh, madem çocuk bayramı yapmıştık, hiç olmazsa çocukları "militarize" etmeyi ihmal etmemeliydik...
Sizin çocuğunuz da geçti mi perşembe günü oymakbaşının önderliğinde tozlukları, düdüğü ve palaskasıyla önünüzden? Bir kurt yavrusu sıfatıyla... Alkışladınız mı? Yoksa efe ya da kelebek mi oldu cinsiyetine göre?
Çocuğunuzun yaşı büyük mü? Zarar yok, 19 Mayıs geliyor, bu sefer "sportif hareketler" yapar uygun adım, elinde sopa ya da çember, cinsiyetine göre...
"Varlığının Türk varlığına armağan olması gerektiğini" de öğretirsiniz ona.
"Sömürgelerimizde yürütülen eroin ticaretini ne pahasına olursa olsun koruması ve kollaması gerektiğini" öğretmeyin ama, ayıp olur.
Azıcık daha büyüdüyse de mitinglere katılsın, yenileri yoldaymış, mayıs ortalarında "yeni bir miting dalgası" geliyormuş hükümeti devirmek amacıyla...
Siz hükümeti devirin, ben gene Fransız şatolarını gezeyim.
Ne yapayım, sessizlik ve dinginlikte neşe doluyorum, huzursuzluk, gerginlik, kavga ve gürültüde değil.
Ama döndük geldik işte, bir arkadaşımın deyimiyle, "welcome to the jungle" ...
Üstelik bu sefer "kendimizi götürmemeyi" başarmıştık bir geziye, çarnaçar kendimizi getirdik geriye.
Hoş bulduk mu? Umarım öyledir.