Her türlü rezilliği yapıp da yakayı ele verince masum ayağına yatanlara, halk dilinde sorulan bir soru vardır: "Seni camiden mi getirdiler?"
Basında Ergenekon'un gizli ya da açık destekçiliğini yapanlara, "arkadaşları" hakkında bu soruyu sorunuz.
Gözaltı kararını veren, mahkeme... Arama kararını veren, mahkeme... Asıl önemlisi, tutuklama kararını veren, gene mahkeme... Türkiye Cumhuriyeti'nin ağır ceza mahkemesi...
Ama bir kısım basın bunu "savcı rüyasında görmüş, ya da polis bir sabah kalkmış, çayını içmiş, gıcık kaptıklarımıza operasyon yapalım demiş" gibi yansıtıyor!
Basın çakallarının bütün numaraları, kovuşturmaya uğrayanların başlarına bu işlerin "Atatürkçü oldukları için geldiği" yanılgısını kafalara yerleştirmek...
Örgüt konusunda da yaptıkları, "henüz mahkeme karar vermedi, demek ki Ergenekon yoktur" şeklinde bir demagoji...
Kimileri böyle ince namussuzluklara yöneliyor, daha az zeki olanları da iyice zırvalıyorlar:
"Koskoca paşa darbe yapar mı?"
Hayır, darbeleri kasap çırakları ve berber kalfaları yaparlar, çünkü zulalarında tankları ve uçakları vardır! Nefer olarak yaptıkları askerlikten terhis olurken "ileride lazım olur" diye bir kenara atmışlardır...
"Yüksek tansiyonlu, şekerli adam darbe yapar mı?"
Hayır, önce tam teşekküllü devlet hastanesinden "sağlık durumu darbe yapmaya uygundur" şeklinde sağlam raporu alınır!
"Üniversite hocası darbecilerle birlik olur mu?"
Hayır, ortamektep şahadetnamesi ya da lise muadili meslek okulu diploması yeterlidir!
"Yaşlı başlı adam tutuklanır mı?"
Hayır, ancak on sekizinde taş gibi delikanlılar içeri atılabilirler!
"Kadın darbeci olur mu?"
Hayır, prostat, testis ve penis, darbe için gerekli ve yeterli araç ve gereçlerdir! Zaten, başarılı darbeciler için kullanılan "testisli adam" lafı da oradan gelir!
"Basın mensubu darbeyi destekler mi?"
Hayır, özellikle ayakkabı boyacılığı, dolmuş değnekçiliği, tüpgaz bayiliği gibi daha tutarlı bir meslek sahibi olmak esastır!
Mahkemeye de sataşacaklar, açık konuşamıyorlar... Çünkü suç...
Lafı dolandırıyorlar: Yargı, hükümetin baskısı altında! Son yıllarda unutulmuş gibi görünen büyük Alman yazarı Heinrich Böll'ün bir romanının adıdır: "Âdemoğlu, neredeydin?"
Biz "kuvvetler ayrılığı" ilkesini savunurken sen neredeydin, Ergenekon yavrusu?
Ya Kenan Evren'i yalamakta, ya da avantadan gezintilerde yemeklerde tabii...