Bugün, Hrant Dink davasının yeni bir duruşması var.
Faşistler, Ergenekon davasında kopardıkları yaygarayı bu davada koparamıyorlar, çünkü utanıyorlar. Onun için de, görmezlikten geliyorlar...
Çünkü burada ölüm var.
Ölümü sulandıramıyorlar, saptıramıyorlar, çamura yatamıyorlar, edepsizlenemiyorlar... Pişmiş kelle gibi sırıtamıyorlar bu konuda, gevrek kahkahalar atamıyorlar...
Tetik çektirilen zavallı kafasız köylü çocuklarına "Atatürkçü oldukları için tutuklandılar" diyemiyorlar, artık o kadarı rezillik...
O çocuklar ne paşa, ne gazeteci, ne sendika ağası, ne öğretim üyesi... İşsiz güçsüz lumpen takımı... Körkütük cahil taşra çocukları...
Darbe yapmazlar, darbe ortamı yaratmada "kullanılırlar" onlar. Olayda figüran sayılırlar. Berikiler, bu zavallı köylüler için bayrak da sallayamazlar, Anıtkabir'e de çıkamazlar. Onlara "devrimci, ilerici" falan da diyemezler, gülünç olurlar.
Bu nedenle de faşist gazeteciler hiç "görmüyorlar" bu davayı. Biz görelim.
Hrant Dink cinayetinin açıklığa kavuşturulmasını isteyenler, bir metin hazırlamışlar, bana da gönderdiler:
"Meslekdaşımız Hrant Dink haince katledileli iki yıl oldu. Cinayetin tasarlanması, işlenmesi ve cinayet sonrası delillerin saklanması veya yok edilmesinde rolü olan tüm kişiler ve bunların devlet kurumları içinde yer alan bağlantı ve uzantıları yargı önüne çıkarılarak, açılan dava sonuçlandırılmadıkça, cinayet kamu vicdanını sızlatmaya kuvvetle devam edecek, Türkiye Cumhuriyeti devleti de aklanmamış olacaktır. Davanın takipçisi olmayı sürdüreceğiz."
Yayınlamamı istediler, yayınladım.