Dünya, Ortadoğu merkezli terör olaylarına ve göçmen krizine yoğunlaştı. Haziran ayında Tunus kumsalında 37 kişi öldürüldü. 10 Ekim günü Ankara'da 102 vatandaşımızı kaybettik. 31 Ekim'de Rus yolcu uçağının Mısır'da düşürülmesiyle 224 kişi yaşamını yitirdi. 13 Kasım gecesi Paris sokakları 130 kişiye mezar oldu. Bir hafta sonra hedef bu kez Mali'deki oteldi: 27 kişi hayatını kaybetti.
Aralık ayı ABD'de bir karı-kocanın sosyal hizmet binasında 14 kişiyi öldürmesiyle başladı. Hemen ardından iki kişinin yaralandığı İngiltere'de metrodaki eylem gerçekleştirildi. Güvenlik riski, 2011'den beri çözülemeyen Suriye krizine bağlı olarak hızla dünyaya yayılıyor. Büyük ülkeler, Suriye ve Irak'taki terör örgütü "DAEŞ'i bitirmek" için yoğun mesai harcıyor. Bu çabaların ne kadar işe yaradığı tartışılırken, 13 ülke, Suriye'de hava saldırıları düzenliyor. Tam bu noktada 13 ülkenin amacının farklı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Kimine göre Suriye ve Irak üçe bölünmeden kriz bitmeyecek. Bazısı Ortadoğu'nun Suudi Arabistan ve İran arasında pay edildiğini savunuyor. Türkiye'yi masadan uzaklaştırmak için Batı ve Rusya'nın sıkı bir çalışma içinde olduğu söyleniyor. 3. Dünya Savaşı'nın çıkacağına inananların sayısı da giderek artıyor. Ortadoğu'da yeni bir düzen kurulmaya çalışıldığı konusunda artık çoğunluk hemfikir. Ancak yakın gelecekte dünyayı yeni bir tehlike bekliyor. Afrika kıtası da adeta kaynıyor. Yıllarca Batı'nın sömürdüğü Afrika'nın her yerinde ayrı bir karışıklık var. Büyük kısmı 1960'larda Avrupa ülkelerinden bağımsızlıklarını kazanan Afrika ülkelerinin kaderi aynı. Neredeyse hepsinde defalarca kez askeri darbe oldu. Adil seçimler yapılamadı. Müslümanlar hep baskı altında. Her Afrika ülkesinin kendi terör grubu var. Hiçbiri doğal kaynaklarından faydalanamıyor. Uzmanlara göre devletler, Afrika'dan çekilirken bile arkalarında kendi çıkarlarına uygun bir sistem bıraktı. Ancak o sistem eskimeye başladı. Afrika zenginleşiyor, nüfus artıyor, okuryazar oranı çoğalıyor... Dolayısıyla şimdilerde kaynayan Afrika, tamamen uyandığında ortalık daha da karışacak. Üstelik küresel ısınma devreye girmiş olacak. Ayrıca çıkar yarışına ABD, Çin ve Rusya da girecek. İşte Afrika ülkelerindeki son durum:
"Ebola'nın arkasında ilaç şirketleri var"
6 milyon nüfuslu Sierre Leone, 1961'den bu yana bağımsız. İngilizlerin elinden kurtulduktan sonra 1991 ile 2002 arasında 50 bin kişinin öldüğü iç savaşı yaşadılar. Burası, Ebola virüsünden en çok etkilenen ülke. 4 bin kişinin virüsten öldüğü ülke, sonunda Ebola'dan kurtuldu. Ebola için Dünya Sağlık Örgütü, yetersiz kalmakla suçlandı. Birçok kişiye göre virüsünün arkasında Batılı ilaç şirketleri var. Yeraltı zenginliklerine rağmen ülkenin yüzde 70'i açlık sınırını altında.
Çikolatanın tadını bilen yok
18 milyon nüfuslu Fildişi Sahilleri, Fransa'dan bağımsızlığını 1960'da kazandı. Ülke uzun süren çatışmaların ardından 2002'de ikiye ayrıldı. Futbolcu Didier Drogba'nın inisiyatifi ile ülkede birleşme sağlandı. Ancak karışıklıklar ve anlaşmazlıklar hâlâ sürüyor. Fildişi Sahilleri, 110 milyar dolarlık çikolata endüstrisinde kilit bir role sahip. Dünyada en fazla kakao çekirdeği burada üretiliyor. Ancak geçen yıl CNN'de yayımlanan bir belgeselde kakao çiftlerinde çalıştırılan çocukların ilk kez çikolata yedikleri an büyük ilgi görmüştü.
Batılı şirketler terör örgütü Boko Haram'ı kullanıyor
510 milyar dolar civarındaki GSMH ile kıtanın en büyük ekonomisi ve bölgenin en büyük petrol üreticisi konumunda olan Nijerya, İngilizlere karşı bağımsızlığını 1960'da kazandı. Nijerya, son zamanlarda Çin ile Batılı devletlerin Afrika'da karşı karşıya geldikleri ilk adreslerden biri haline döndü. Ülkenin en büyük problemi Boko Haram. Ancak birçok uzmana göre ülkenin kuzeyinde İslam devleti kurmak istedikleri söyleyen Boko Haram aslında çetelerden oluşuyor. Batılı şirketlerin Boko Haram'ı, petrol bölgelerinde karışıklık çıkarma noktasında kullandığı söyleniyor.
Avrupa'nın elektronik atıkları buraya geliyor
İngiltere'den 1957'de bağımsızlığını ilan eden Gana, Afrika'nın beşinci büyük petrol rezervlerine sahip. Petrolü çıkarma işlemenin büyük kısmı İngilizler'in elinde. Ayrıca dünyanın en büyük altın ve elmas madenleri burada. Ancak ülkede beş yaşın altındaki her 10 çocuktan 4'ü kronik olarak açlık çekiyor. Dünya genelinde her yıl üretilen 50 milyon tondan fazla elektronik çöpün büyük kısmı Batı'dan yasa dışı yollarla buraya gönderiliyor. Bu atıklar yüzünden çocuklar kanser oluyor.
Fransız şirketten 1.8 milyar euroluk yolsuzluk
1960'da Fransa'dan bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından 1990'lara kadar otokrasi hakim oldu. Bağımsızlığın ardından sekiz askeri darbe gerçekleşti. 2004'te başlayan iç savaş sürüyor . Doğal kaynakları, petrol, uranyum, kobalt, bakır, altın, elmas... Ancak hâlâ dünyanın en yoksul 10 ülkesinden biri burası. Son olarak ünlü bir Fransız nükleer devi, Orta Afrika Cumhuriyeti'ni de kapsayan üç ülkedeki uranyum merkezlerinde 1.8 milyar euroluk yolsuzluk yapmakla suçlanıyor.
Hızlı büyüyor ama ortalama yaşam süresi 50 yıl
24 milyon nüfuslu Angola'nın Portekiz'den bağımsızlığını kazanması ancak 1975'te gerçekleşti. Ama ülkenin ana dili hâlâ Portekizce. Bağımsızlığın ardından 2002'e kadar binlerce kişinin öldüğü iç savaşı yaşadılar. 1979'dan bu yana Devlet Başkanı Dos Santos'un, ülkesinde Portekizli şirketlerle ortaklığı olduğu söyleniyor. Petrol ve elmas bakımından oldukça zengin olan Angola, Afrika'da en hızlı büyüyen ülkelerin başında geliyor. Ancak ülkede ortalama yaşam süresi 50 yıl.
Kayıp 15 milyar dolar
Fransızlara karşı bağımsızlığını 1960'da kazandı. 1994'te başlayan ve 2003'e kadar süren savaşta 5.4 milyon kişi öldü. Akıllı telefon yapımındaki önemli bileşen olan tantal mineralinin yarısından fazlası burada çıkıyor. Dolayısıyla Batılı şirketler burayı hiç rahat bırakmıyor. Ülkenin yolsuzluktan yıllık kaybı 15 milyar dolar.
Militan kaynağı oldular
Eski Fransız sömürgesi Çad, 1960'ta bağımsız olsa da 1979'a kadar iç savaşla uğraştı. Ülke petrol ve pamuk bakımından çok zengin. Petrol yataklarının işletmeciliği Batılı şirketlerin elinde. Gelirleri halka yansımıyor. Çad'ı bekleyen en büyük tehdit küresel ısınma. Nehirleri hızla kuruyor. Bu nedenle halk, aç kalmamak için hızla Boko Haram gibi örgütlere katılıyor.
İkiye bölündüler
1911'de İtalya'nın işgal ettiği Libya, 1951'de bağımsızlığını kazandı. 1969'da Kaddafi iktidarı ele geçirdi. Arap Baharı sırasında NATO bombardımanın ardından Kaddafi öldürüldü. Batılı liderlerle karanlık işleri olduğu iddia edilen Kaddafi'ye ait 200 milyar doların kayıplara karıştığı söyleniyor. Libya, şimdilerde ikiye bölünmüş durumda.
Asya ile Batı karşı karşıya
1977 yılından Fransa'dan bağımsızlığını kazanan Cibuti, Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu arasında bulunuyor. ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya ve Japonya gibi ülkelerin askeri üsleri var. Çin de, 10 bin askerini konuşlandıracak. Çin'in yurtdışındaki ilk askeri üssünü Cibuti'ye açması ülkenin önemini gözler önüne seriyor.
Hutu-Tutsi çatışması kapıda
2005'te biten 12 yıllık iç savaşta 300 binden fazla kişi öldüğü ülkede şimdilerde yine karışıklık var. Mevcut karışıklığın Hutu-Tutsi çatışmasına dönüşüp yine soykırım yaşanmasından endişe ediliyor. Ülkede nisan ayından bu yana 210 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Her yer mücevher ama halk aç
Portekiz'e karşı verilen bağımsızlık mücadelesini 1975'te kazandılar. 1977 ile 1992 arasında binlerce kişinin öldüğü iç savaş yaşandı. Yeraltı kaynakları ve tarım açısından oldukça zengin olmalarına rağmen ülkenin yarısından fazlası günde 1 doların altında kazanıyor. Ülkedeki mücevher madenlerinin işletmeciliğinin yüzde 75'i İngiliz bir şirkete ait.
SAYILARLA AFRİKA
50 milyar dolar
Guardian gazetesine göre Afrika, batılı devletlerin yasadışı işleri nedeniyle her yıl ortalama 50 milyar dolar kaybediyor. Son olarak dünyanın en büyük bira üreticilerinden biri olan Hollandalı şirket ile dünyanın en ünlü ABD'li tütün şirketinin Afrika'da şaibeli ticaret yaptığı ortaya çıktı.
1.1 milyar
Kıtanın toplam nüfusu 2013'teki son sayıma göre 1.1 milyar. Nüfus yoğunluğunda kilometrekare başına 36.4 kişi düşüyor. Nüfusun 2050'de ikiye katlanarak 2 milyarı bulacağı tahmin ediliyor.
1 trilyon dolar
Afrika'da tüketici harcamalarının 2020'de 1 trilyon dolarla Rusya ve Hindistan'a rakip olacağı öngörülüyor.
60 milyar dolar
Çin Devlet Başkanı Şi Ciping, Afrika geneli için 60 milyar dolarlık kalkınma desteği programını açıkladı.
60 milyon
Açlık rakamının yaklaşık 60 milyon olduğu Afrika'da bu sorun en fazla Gambiya, Moritanya, Malavi, Namibya, Senegal ve Zimbabve'de görülüyor.
310 milyon
UNICEF'in hazırladığı bir raporda 2050 senesine kadar Afrika genelinde çocuk gelinlerin sayısının 310 milyonu bulacağı ifade ediliyor.
1 milyon
Kıta genelinde her yıl 1 milyon bebek, annesiz büyüyor. Özellikle Sahraatı Afrika ülkelerinde her yıl ortalama 162 bin anne, doğum yaptıktan sonra gebelik komplikasyonu sebebiyle hayatını kaybediyor.