Herhalde ABD'de yaşayan herkes geçen hafta yazdığımı artık çok daha net görüyordur. Bir hafta geçti fakat Washington'ın darbeye bakışı hala oldukça problemli. Üç görüş ön plana çıkıyor:
1- Darbeyi Erdoğan kendisi yaptırdı.
2- Erdoğan bu darbeyi güç kazanmak için kullanıyor. Darbe olsaydı şu anki durumdan farkı olmazdı.
3- Bu darbeyi Gülen yapmış olamaz. Olsa olsa sekülerlerin işidir.
Şikayet etmeyi bırakıp bu durumu nasıl düzeltebiliriz ona odaklanmak lazım. Ve bunun için elimizde güzel bir örnek var: İran anlaşmasını ABD halkına oldukça iyi bir şekilde satmayı başarmış Obama yönetimi.
Okuyanlar bilir, New York Times bu başarının arkasındaki ismin portresini Mayıs'ta kaleme aldı: Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes.
Açık açık Amerikan halkına bir fikri nasıl pazarladığını anlatıyor.
Öncelikle Rhodes'un kendisi de bir hikaye yazarı. Yani bir anlamda "İnsanlar gerçeklere değil, hikayelere inanırlar" düsturunu benimsemiş iyi bir edebiyatçı. Bu yüzden açıklamalarında hep kahramanlar, kötüler ve bir nihai senaryo var.
Aynı zamanda Rhodes'a bağlı bir şekilde hareket eden yandaş TV yorumcuları, köşe yazarları, muhabirler, web editörleri ve gönüllüler var. Rhodes "bir Beyaz Saray yetkilisi, üst düzey yetkili" referansıyla hepsine bir konuşma konusu veriyor. Ve bunların hepsi herhangi bir olay karşısında bu sosyal medyada bu "konuşma konusu"nu kullanıyorlar. Bu web dünyasında ve medyada her defasında Beyaz Saray lehine fırtınalar yaratıyor.
Daha sonra benzer mesajlar Beyaz Saray, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları'ndaki brifinglerde tekrarlanıyor. Her birinde onlarca gazeteci, yetkililerin kendilerine aktaracakları bilgileri bekliyorlar. Ve bunlarla aynı anda Beyaz Saray'ı destekleyen gazeteciler, kanaat önderleri ve köşe yazarları benzer mesajları yazıları ve sosyal medya hesapları üzerinden yayıyorlar. Bu durum öyle bir yere geliyor ki sosyal medyada ABD yönetiminin İran anlaşmasıyla ilgili tezlerine karşı çıkan herkese yanıt veren bir sistem kuruluyor. Think-tankler de bu söylemi doğrulayan çalışmalar yapıyorlar.
Bunun ışığında bana kalırsa Batı'da ve Washington'da kanaatleri etkilemek için yapılması gerekenler şu şekilde listelenebilir:
1- Darbe süreciyle ilgili tutarlı ve kanıtlara dayalı bir söylem oluşturmak.
2- Bu nedenle medya ve Türk yetkililer arasında şeffaf ve sürekli bir yakın temas sağlamak.
3- Türkiye'de geçmiş askeri darbeler üzerinden, askeri rejimin temel insan hak ve hürriyetleri ile insan yaşamı için nasıl bir felaket olacağını izah etmek. Bu durumun şu anki Türkiye ile hiçbir şekilde mukayese edilemeyeceğini anlatmak.
4- Türkiye'deki tüm toplumsal grupların darbenin arkasında Gülen'in olduğuna inandığını belgelemek. Bunun için Gülen'in mağdur ettiği İlhan Cihaner gibi eski yargı görevlileri, Nedim Şener gibi gazeteciler ve Semih Çetin gibi eski paşalar Washington'a getirilmeli.
5- Kapatılan okul ve dershanelerin Gülen'in devşirme merkezi ve finansal kaynağı olduğu anlatılmalı. Türkiye'deki açığa almalar ile ilgili detaylı bir gerekçe sunulmalı.
6- Gülen'in son 20 yıllık faaliyetleriyle ilgili veri üretilmeli. Özellikle Ergenekon, Balyoz ve diğer kumpas davalarıyla ilgili tanıklıklara ve belgelere dayalı "uzun form" denilen profesyonel İngilizce çalışmalar yapılmalı.
7- Türkiye'deki iş dünyası ve hükümet Wahsington'daki think-tank'leri ciddiye almalı ve önde gelen think-tank ve üniversitelerde Türkiye kürsüleri sponsor etmeli. Bu sponsorlar aracılığıyla Türkiye'deki darbe ve Gülen örgütüyle ilgili olarak araştırmalar ve raporlar yayınlanması sağlanmalı.
8- ABD Kongresi'nde 7/24 çalışacak eğitim amaçlı sivil toplum kuruluşları oluşturulmalı. Grass-root denilen taban hareketlerine önem verilerek her eyaletteki Türklerin seçimlerde aktif rol almaları sağlanmalı. Bu kişilerin bağışlar ve görüşmeler ile adaylarla ciddi bağlar kurmaları gerekiyor.
9- Amerika'daki kanaat önderlerinin Türkiye'deki demokrasi direnişçileriyle görüşmeler gerçekleştirmeleri sağlanmalı. Bu tür temaslar mutat hale getirilmeli.
10- Yabancı medyadaki Türkiye karşıtı söylem ve analizlere cevap verecek kapasitede bir karşı medya kurulmalı. Bu devlet eliyle değil, sivil toplum ve özel teşebbüs eliyle, şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmeli.