Türk yetkililer, Washington ve Amerikan medyasında açığa çıkan Türkiye karşıtı yayınların ABD'de İsrail yanlısı lobi ile hep yakından ilişkisi olduğuna inandı. Öyle ya, Amerikan medyası Türkiye'nin dış politikası ve iç meseleleriyle ilgili eleştirel yayınlar yaparken, İsrail yanlısı Kongre üyeleri ABD Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray'a mektuplar yazıyor ve Obama yönetiminden Türkiye'ye olan baskıyı artırmasını istiyordu.
Geçen hafta İsrail ve Türkiye'nin açıkladığı Mavi Marmara anlaşması Türk yetkililere göre Türkiye'ye, Washington'da ve bölgede güç kazandıracak bir gelişme. Amerikalı yetkililer ve uzmanlar ise bu anlaşmanın bölge için pozitif sonuçları olacağını, özellikle iki ülke arasında daha geniş bir enerji işbirliği sağlayarak, İsrail gazının Türkiye'ye satışının gerçekleştirebileceğini söylüyorlar. Böyle bir anlaşma Türkiye'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesine yardım edebileceği gibi, İsrail'in de aradığı pazarı bulmasını sağlayabilir.
Anlaşmanın açıklanmasının ardından İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun ilk yaptığı şey ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ı aramaktı. Netanyahu, iki ülke arasındaki müzakereleri teşvik ettiği için Biden'a teşekkür etti. Biden'ın cevabı anlaşmanın "pozitif güvenlik ve ekonomik faydalarına" odaklanıyordu ve aslında anlaşmanın arkasındaki enerji motivasyonuna işaret ediyordu. Daha sonra Netanyahu tarafından Biden'ın anlaşmanın imzalanmasında ikna edici bir rolü olduğu açıklandı. Geçen hafta Roma'da konuşan Netanyahu, "Davos'ta Biden enerji uzmanını getirdi ve o bana bu anlaşmanın ekonomimizin geleceğini oluşturacağını söyledi" dedi.
Biden'ın enerji uzmanı olarak öne çıkan isim ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji Özel Temsilcisi Amos Hochstein, eski bir İsrail vatandaşı. Hochstein geçtiğimiz yıllarda Doğu Akdeniz'de bir enerji altyapısı oluşturmak için bölgesel güçleri iknada kritik bir rol üstlendi. 2014'te İsrail ve Ürdünlü firmalar arasında gaz anlaşması yapılmasını sağladığı gibi ortada henüz daha anlaşma yokken İsrail gazının Türkiye'ye satılacağını söyleyen ilk kişiydi.
Hochstein Daily Sabah için hazırladığım habere İsrail-Türkiye uzlaşması ile ilgili yazılı bir açıklama göndererek şöyle dedi:
"Enerji ana bir faktör olmasa da, motive ve teşvik etmede önemli bir rol oynadı. İsrail ve Türkiye arasında yaşanan normalleşme, enerji alanında işbirliğini artırmak için nadir ortaya çıkan bir fırsat sunuyor. Eğer benzer bir ilerleme Kıbrıs'ta yaşanırsa, Doğu Akdeniz'de yeni bir jeopolitik ve ekonomik realite görebiliriz."
İsrail'in Leviathan adlı gaz bölgesi Türkiye, Ürdün ve Mısır'a satılabilecek 622 milyar metreküp doğalgaz rezervine sahip. Bazı uzmanlar İsrail gazının yüksek maliyetler, yasal sorunlar ve bölgesel anlaşmazlıklar gibi pek çok engelle karşı karşıya kaldığını söylüyor. Söz konusu gazın çıkarılmasından sorumlu ana ortak ABD'li Noble Enerji firması gaz üretiminin 2019'da aktif bir şekilde gerçekleştirileceğini söylüyor fakat bunun için 5 milyar dolara ihtiyaç var. Finansmanın nasıl sağlanacağı henüz belli değil. Uzmanlar Kıbrıs üzerinden Türkiye'ye ulaşacak bir boru hattının da 3 ila 5 milyar dolar arasında bir maliyetinin olacağını vurguluyor. Güney Kıbrıs ve Türkiye arasındaki ihtilaf ise henüz çözülebilmiş değil.
Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Douglas Hengel, Şubat ayında bir panelde Türkiye'nin İsrail gazı yerine daha ucuz maliyeti olan ABD sıvı gazını iki yıl içerisinde ithal edebileceğini bile söylemişti.
Fakat ABD Leviathan projesine gizlice ve oldukça yatırım yapmış görünüyor çünkü Noble enerji firması 2014'te İsrail'de yasal bir sıkıntıyla karşılaşınca ABD Dışişleri Bakanı John Kerry devreye girerek firma adına lobi çalışması yapmıştı. İşin diğer yanı da şu; 2016 yılı finansal bildirimine göre Kerry'nin 500 bin dolara varan Noble enerji hissesi bulunuyor.
Enerji konularında uzmanlığıyla bilinen eski ABD Büyükelçisi Matthew Bryza, Washington'ın Doğu Akdeniz enerjisindeki ilgisinin İsrail ve Türkiye gibi ülkeler arasındaki ilişkileri geliştirmek üzerine odaklandığını düşünüyor. Bryza, ABD'nin enerji politikaları sayesinde Kıbrıs sorununa da bir çözüm bulmaya çalıştığını söyledi.
ABD'deki İsrail lobisinin son dönemde öne çıkan kuruluşlarından biri olan İsrail Projesi (TIP)'te Direktör olarak görev alan Omri Ceren ise anlaşmanın İsrail'in bölgeye entegrasyonu için önemli bir adım olarak görüldüğünü belirtti. Ceren, "bu anlaşma İsrail'in bölgede enerji alanında önemli bir rol oynamasını sağlayacak" dedi.
Türk yetkililerse enerjiden çok, Türk-İsrail uzlaşmasının Washigton'da ve bölgede kendilerine katacağı stratejik güçle daha fazla ilgili. Üst düzey bir Türk yetkili Türkiye'nin İsrail'le anlaşmaya enerji meselesi ortaya çıkmadan da destek verdiğini söyledi. Türkiye hükümetinin protokollerine göre isminin gizli kalması şartıyla konuşan yetkili şöyle dedi, "Anlaşma bizim 6 aydır gündemimizdeydi. İsrail bizim Gazze'deki taleplerimizi kabul ettiğinde imzaları atmak istedi. Enerji meselesi sonradan gündeme geldi."
Bu açıdan Türkiye'nin bu anlaşmadan beklentisi bölgede gücünü artırıp Suriye'de daha iyi bir işbirliği sağlamak, ABD ile daha iyi ilişkiler kurmak ve Ortadoğu'da ortak çalışmaya dayalı bir yaklaşım geliştirmek olarak özetlenebilir.
"Büyük Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı" adlı kuruluşun Başkan yardımcısı Malcolm Hoenlein söz konusu uzlaşmanın Türkiye'nin ABD medyasındaki ve ABD Kongresi'ndeki imajının düzelmesinde kesinlikle bir rol oynayacağını ifade etti. Hoenlein, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile geçtiğimiz yıl içinde iki bir araya gelen Yahudi liderler arasındaydı ve anlaşmadan mutluluk duyduğunu söyledi. Hoenlein aynı zamanda anlaşmanın Hamas'ın elinde bulunan İsraillilerin serbest kalması için bir rol oynamasından da umutlu.
Bir diğer Türk yetkili ise anlaşmanın açıklanmasının hemen ardından Washington'da havanın değiştiğini düşünüyor. Yetkili, "İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısı için yapılan hızlı kınamalar ve ABD medyasında gösterilen güçlü dayanışma mesajları yeni dönemin nasıl Türkiye'nin yararına olacağını gösteriyor. ABD'li Kongre üyeleri ile daha arkadaş canlısı temaslarımız başladı bile" dedi.