ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan orta kademe 51 diplomatın Obama yönetiminin Suriye politikasına karşı kurum içinde yayınladıkları muhtıra Washington'da Suriye tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
"Alevlendirdi de ne oldu?" diyeceksiniz tabii.
Doğru bir soru. Zaten 51 diplomatta yayınladıkları muhtıranın ABD'nin dış politikasını değiştirmede büyük bir etki yaratmayacağının farkındaydı.
Fakat birilerinin Obama yönetiminin Suriye'de uyguladığı politikanın yanlış olduğunu, devlet içinden açık yüreklilikle söylemesi gerekiyordu. Aralarında İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter'ın da olduğu diplomatların hemen hemen hepsi Suriye masasına bakan ya da konuyla iniltili isimler.
Bu diplomatlar, Suriye'de Rusya ile Esad ateşkes sözlerini tutmadığı ve katliamlara giriştiği halde, Obama'nın askeri müdahaleye imkân vermeyen stratejisinin büyük sonuçları olacağından korkuyorlar. ABD'nin eski Suriye Büyükelçisi ve Suriye davasının kahraman isimlerinden biri olan Robert Ford'un da dediği gibi, "DAEŞ'e odaklanan bir strateji merkezde bulunan Sünni Arap'ların tamamen kaybedilmesine" yol açacak.
Bu hafta Rusların, ABD tarafından eğitilen ve desteklenen muhalif güçleri vurması da ABD'nin ülkedeki stratejisi hakkında soru işaretleri oluşturdu. Ülkenin güneyinde, Ürdün sınırına oldukça yakın bir bölgedeki Yeni Suriye Ordusu güçlerine yapılan saldırıda bazı askerler yaşamını yitirdi. ABD bölgeye FA-18S tipi uçaklar göndererek Rusya'nın saldırılarını engellemeye çalıştı. Uçaklar yakıt ikmali için ayrıldığında ise Rus uçakları tekrar gelerek aynı noktaları yine vurdu. CNN'e konuşan Amerikan yetkililerine göre, ABD'li pilotlar iki ülke arasında iletişim amacıyla açılan radyo kanallarına da cevap vermediler.
Yani Rusya öyle Obama'nın umduğu gibi hiç de anlaşmalarına sadık kalan bir ülke değil.
Hoş, Obama'nın da umurunda değil ya.
Diplomatların çıkışına ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de yarım ağız destek verdi. Kerry söz konusu muhtırayla ilgili, "bu önemli bir açıklama. Bu sürece çok çok fazla saygı duyuyorum" dedi. Genelde bu tür muhalif muhtıralara ABD yönetiminden sert tepkiler verilir. Fakat Ford'un da dediği gibi rakamın yüksekliği bakanlık içerisinde hissiyatın hemen hemen herkesçe paylaşıldığını gösteriyor.
Diplomatların neden böyle bir metni hazırladıklarını en iyi dışişlerinde Suriye masasında bir dönem önemli roller oynamış Büyükelçi Frederic Hof anlattı:
"Hiç şüphe yok ki bu diplomatlar, masum sivilleri acımasız ve gereksiz bir şekilde bir soykırımcının merhametine bırakan bir politikayı yerine getirdikleri için bunun ahlaki yükünü de hissettiler.
51 sadık yetkili derin bir şekilde yanlış ve kendi amacına zarar veren bir politikayı kendi kariyerlerini riske atarak protesto ettiler. Onların üstleri Başkan Obama'yı bir kez daha zorlamalı. Eğer reddederse, seçimleri açık: dik dur ve savunulamayan şeyi kamuoyuna açık bir şekilde savun, ya da istifa et.
Amerikan politikasını değiştirebilecek bir etki yaratıp yaratmamalarına bakılmaksızın, bu 51 muhalif yetkili ABD'ye paha biçilmez bir hizmet sundular: Suriyeliler ve diğerleri arasında var olan ve Amerikalıların insanların acıları ile bunun politik sonuçlarını umursamayan sinik manipülatörler olduğu anlayışını azalttılar. Beyaz Saray'da bu yetkililerin motivasyonunu sorgulamaya gönüllü herkes önce bir durmalı ve bu muhaliflerin Amerikan kredibilitesi ve onurunu iade etmek için yaptığı şey üzerine düşünmeli. Hepimize büyük bir iyilik yaptılar. "
Bu açıdan 51 diplomat bu bildiriyi yayınlayarak Obama'ya son bir ikaz verdi ve kendi üstlerine düşen ahlaki yükten de kurtulmuş oldu.
Tarihe not düştüler. Çünkü Obama on yıllar sonra da Suriye katliamındaki rolü nedeniyle kötü bir şekilde hatırlanacak.