IŞİD karşıtı koalisyonun sözcüsü Steven Warren'ın çarşambaları mutat olarak düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamalar Türk basınında oldukça hatalı bir şekilde yansıtıldı. Warren, Ekim'den bu yana diğer ABD'li yetkililerin de defalarca resmen dile getirildiği gibi, ABD'nin YPG'ye silah ya da mühimmat vermediğini, daha önceden Suriye'ye havadan bırakılan mühimmatın da Suriye Arap Koalisyonu'nun eline geçtiğini ifade etti.
Fakat "AK Parti zafer kazandı, ABD geri adım attı" gibi sloganik bir düşünce yapısından öteye gidemeyen, ya da ABD'nin yaptığı her açıklamayı doğru sanan hatta ve hatta İngilizcesi yetmediği için açıklamanın ne manaya geldiğini anlayamayan gazetecilerimiz burada yeni bir gelişme var sandı. Hata etti. "ABD YPG'ye silah vermeyecek" başlıkları atarak toplumu yanlış bilgilendirdi.
Halbuki hem Bloomberg View, hem New York Times'a, hem de diğer ABD yayınlarına konuşan üst düzey Amerikalı yetkililer, "Suriye Arap Koalisyonu diye bir şey yok, Kürtleri silahlandırmak için uydurduk" demişti. YPG de mühimmatı biz aldık açıklamasını defalarca yapmıştı.
Dahası şu:
Warren da işte geçen haftaki açıklamasında Suriye Arap Koalisyonu adlı gruba ikinci mühimmat paketinin yolda olduğunu söyledi. Gerekçe olarak da bu grubun IŞİD'E karşı kazandığı zaferleri gösterdi. Halbuki o zaferler de ana olarak YPG'ye ait. Yani 50 Amerikalı uzmanla birlikte YPG'ye mühimmat akışı da sürecek.
Albay Warren başka bir şeyi daha itiraf etti. O da, ABD'nin "Suriye'deki Kürtlere" Türkiye üzerinden hava yardımı yapıldığını açıklamasıydı.
Şöyle dedi Warren: "Bildiniz gibi şu ana dek Suriye Demokratik Güçleri'ni (aralarında YPG'nin de olduğu bir koalisyon) destekledik değil mi? Türkiye sınırına bu operasyonun başlangıcından bu yana getirdiğimiz hava kuvvetleri Suriye-Irak sınırından Batı'da Mera hattına dek Kürt güçlerin toprak kazanmasını sağladı."
Huffington Post açıklamayı daha da derinleştirerek Pentagon'a açık açık "İncirlik'ten kalkan uçaklar Kürt savaşçılara destek veriyor mu?" diye sormuş.
Sözcü Albay Christopher Garver ise, "İncirlik'ten kalkan uçaklar daha önce Kürt savaşçılara da yardım etti" demiş.
ABD açık açık Türkiye üzerinden YPG'ye hava yardımı yaptığını böylece deklare etti.
Aslında bu yeni değil. 31 Temmuz'da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner'e, "Türk Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç, Amerikan uçakları Türkiye'den YPG'ye yardım edemeyecek diyor, siz edecek diyorsunuz. Hangisi doğru?" diye bir soru yöneltmiştim. Toner de açık açık YPG'ye hava desteği vermeye devam edeceklerini söylemişti.
Anlayacağınız ABD'nin Suriye'deki politika ve uygulamaları şu anda Türkiye'nin YPG ile ilgili kırmızı çizgilerinin tamamen karşısında ilerliyor.
Bu politika farklılığı bir yerde patlayacak.
Tek çıkış yolu ABD'nin YPG karargahına yerleştireceği Amerikalı askeri uzmanların örgütü denetim altında tutması ve Türkiye'nin kırmızı çizgilerini aşmasını engellemesi.
Geçen hafta Brookings'teki bir panelde konuşan eski Kongre Üyesi Robert Wexler da onu söyledi. Muhtemelen Obama yönetiminden bir kişiyle görüşme yaptıktan sonra Türkiye panelinde konuşan Wexler, "ABD Suriye'ye kendi askerini yerleştirdikten sonra Türkiye'nin ne düşündüğü ikinci plana düşer. ABD kime, hangi gruba ne istiyorsa, silah olsun, mühimmat olsun verir. Buna kendi karar verir." dedi. İsrail lobisine yakınlığıyla da bilinen Wexler ABD askerleri oradayken Türkiye'nin YPG'ye bir hava operasyonu düzenleyemeyeceğini savundu.
Yani böylelikle YPG'ye de aranan "dokunulmazlık zırhı" da verilmeye çalışılıyor...
ragip.soylu@sabah.com.tr
@ragipsoylu