Türkiye'nin ve uluslararası kamuoyunun yarattığı gürültünün ardından, ABD'nin önümüzdeki günlerde YPG hakkında nasıl bir tutum takınacağını anlamak için her bulduğum Amerikalı yetkiliye geçen hafta boyunca sorular sordum.
25 Ekim'deki SABAH gazetesi haberiyle Türkiye'nin Fırat'ın Batısına geçmek isteyen iki YPG botunun vurulduğunu öğrenmiştik. Daha sonra Başbakan Davutoğlu da bunu doğruladı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby'nin tepkisini merak ettim. Soruya cevap vermek istemedi. "İki IŞİD karşıtı koalisyon ortağı birbirini vuruyor, endişeli değil misiniz?" dedim. Kızarak, "biz sadece IŞİD'e karşı yapılacak operasyonların başarısı konusunda endişeliyiz" dedi.
Manasız bir cümle.
YPG hakkında 13 Ekim'de Uluslararası Af Örgütü'nün yayınladığı raporda yer alan "etnik temizlik, savaş suçu" iddialarıyla ilgili ne sonuca ulaştınız dedim. Cevap yok. İki gün sonra da "hala bu iddiaları inceliyoruz" dedi.
Temmuz'da bu iddialar ilk gündeme geldiği zaman da inceliyorlardı.
İşin doğrusu hepsi günü kurtarmak için verilmiş cevaplar tabii.
Washington Post geçen gün yazdı. Tel Abyad'taki binlerce Arap'ı tutuklayıp, Kürt televizyonlarında "bağlılık yemini" ettikten sonra serbest bırakan bir yönetim var Türkiye'nin kuzeyinde.
Hiç öyle Obama yönetiminin umduğu gibi Rakka'ya da gitme yanlısı değiller. 27 Ekim'deki McClatchy haberinde YPG'nin DAEŞ karşıtı koalisyondaki temsilcisi Polat Can, "bizim stratejik önceliğimiz Afrin'i Kobane'ye bağlamaktır" diyor. Türkiye'nin karşı çıktığı projeden yanalar, tüm sınırımızda egemen bir Kürt yapılanması.
Gazetenin konuştuğu Suriye Arap Koalisyonu adlı oluşuma destek veren büyük sayıda savaşçıya sahip Şammar Kabilesi'nin lideri Şeyh El Hadi de bu görüşte. Zaten ellerinde silah yok, olan silahlar da hala PYD/YPG gelinde. ABD'nin "Araplara verdik" dediği mühimmatın tamamı hala PYD'nin elinde ve bu mühimmatı da henüz kimseye dağıtmış değiller.
Tüm bunlara rağmen ABD'nin YPG ile Rakka'yı "baskılama" projesinde bir değişiklik yok.
Üstüne başka adımlar da atıyorlar.
ABD Savunma Bakanlığı Suriye'de geçen Cuma yani 30 Ekim tarihiyle 50 kadar ABD Özel Kuvvetler askerini, aralarında PKK'nın Suriye kolu olan YPG'nin de bulunduğu Suriyeli muhaliflere teknik destek vermek amacıyla Suriye'ye gönderileceğini açıkladı.
Yani ABD, PKK'nın Suriye koluna artık eğitim de verecek.
Aynı gün hem Savunma Bakanı Ashton Carter, hem de üst düzey bir Amerikalı yetkili İncirlik'teki 12 A-10 tipi uçağa ek olarak 12 adet F-15 tipi uçağın yerleştirileceğini söyledi.
Sonra ABD Avrupa Komutanlığı (EUCOM) Kumandanı General Breedlove, müttefik kuvvetlerden daha fazla uçakla birlikte İncirlik'teki uçak sayısını artırmayı planladıklarını belirtti.
Bu uçaklar YPG ve müttefik 5 bin kişilik Arap kuvvetler Rakka'yı "baskılarken"-ki amacın Rakka'yı almak değil, baskılamak olduğunu söylemek alandaki savaşçıları nasıl hissettiriyor o ayrı bir soru- DAEŞ mevzilerine bombalar yağdıracaklar. Tüm bu sırada da Irak'ta Ramadi geri alınacak. Yani Suriye, Irak'taki bir zafer için şu an sadece bir araç.
YPG de bunu çok iyi biliyor.
Obama yönetimine çok yakın bir uzman bana, "ABD'nin PYD'den de vazgeçmesi mümkün değil. Bu Rakka'ya gitmek istemiyoruz açıklaması da ABD'den daha fazla şey koparmak için taktik" dedi.
Eh aynen öyle. Kürtler Afrin'i istiyor.
O botlarla açılmak da bunun göstergesiydi.
"Amerikalılar Türkiye'nin botları vurmasına çok kızdı" diyor kaynağım. "Askeri botlar da değilmiş hem de."
E kızarsa kızsın. Yaşanan bunca şeyden sonra, ABD hala kısa vadeli, Türkiye'nin çıkarlarına karşı ve bölgedeki barış umutlarını daha da azaltan saçma adımlar atıyorsa, Türkiye buna ses çıkarmasın mı yani?
Türkiye de boş durmuyor. ABD'den istediklerini alma derdinde.
Haftanın diğer önemli gelişmesi ise Türkiye'ye yapılacak "akıllı bomba satışı"nın ABD Senatosu'ndaki blokajının kaldırılmasının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından onaylanması oldu.
Türkiye bu blokaj kalkar kalkmaz, Suriye'nin kuzeyindeki Türkmenler ve diğer muhalifler ile koordineli bir şekilde DAEŞ hedeflerini "akıllı bomba kullanarak" vurdu.
İfade Anadolu Ajansı'na konuşan üst düzey güvenlik yetkililerine ait.
Önümüzdeki günlerde Suriye sınırındaki DAEŞ pozisyonlarına daha fazla yüklenecek muhalefet. Türkiye, PYD'nin o bölgeyi almasına izin vermemek için elinden gelen her şeyi yapacak gibi görünüyor.
Bu ortak operasyon bunun göstergesi.
Hele şimdi tek parti iktidarı varken… İşler YPG için kolaylaşmayacak.
ragip.soylu@sabah.com.tr
@ragipsoylu