İsrail ve Hamas arasında süre gelen çatışma, muhakkak ki Siyonist rejimin Gazze'de sürdürdüğü katliamlar ile mantık düzeyinden çıkarak insanların sadece duygularına seslenen bir hale bürünüyor.
Fakat her savaşın, mücadelenin ve kaybın duygusal yanları olduğu gibi bunların her birinin arkasında siyasal bir mantık ve neden-sonuç ilişkisi de yatıyor.
Türkiye'de Gazze'deki Filistinlilerle ilgili dayanışma içeren mesajlar ve yardım kampanyaları oldukça cesaretlendirici ve yürek açıcı şeyler. Fakat görülüyor ki hiç kimse Hamas ve İsrail arasında gerçekleşen bu son çatışmanın siyasi dinamikleri üzerine pek düşünmüyor. (Ya da düşünüyor ama bu konu üzerine yazmıyor.)
Günlerdir devam eden çatışmanın temelini Batı Şeria'da öldürülen 3 Yahudi çcocuğu aramak için sürdürülen operasyonlarda İsrail tarafının 2012 yılında serbest bıraktığı Hamas üyelerini tekrar tutuklaması oluşturuyor. Yahudi yerleşimcilerin bir Filistinli çocuğu canlı bir şekilde yakması, Filistin otoritesinin Netanyahu ile işbirliği yaparak İsrail güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği uygunsuz arama ve el koyma tedbirlerine izin vermesi de tansiyonu patlama noktasına getiren nedenler oldu.
Her ne kadar Hamas değil de Gazze'deki diğer gruplar füze saldırılarını başlatsa da İsrail'in aşırı sağcı hükümetinin izansız bir şekilde Gazze'yi bombalaması ve can kaybına neden olması kısa sürede Hamas'ın füze saldırılarına açık bir destek vermesine yol açtı.
Peki Hamas neden bir çatışmadan kaçınmadı?
Çünkü Sisi liderliğinde Mısır hükümeti Refah sınır kapısını kapalı tuttuğu gibi, mal transferinin sağlandığı kaçak tünelleri de ortak operasyonlar ile geçtiğimiz 1 yıl içinde tek tek yıktı. Bu Hamas'ın bu tüneller aracılığıyla aldığı vergi gelirlerini ortadan kaldırdığı gibi Hamas'ı ekonomik bir buhran içine soktu. (Filistin tarafı da uzun süredir Hamas'ın haddine düşen vergi gelirlerini Gazze'ye transfer etmeyi reddediyor.)
Hamas'ın bir yıl süren kara, deniz ve hava ablukasından siyasal bir güç olarak sağ çıkabilmesi için bir önce Gazze şeridindeki popülaritesini yeniden artırması, iki memurlarına maaş ödeyecek duruma gelmesi lazım.
Pek çok analist Hamas'ın bu yüzden Abbas yönetimi ile ulusal birlik hükümetinin kurulmasına destek verdiğini, bu hükümette hiçbir Hamas üyesinin yer almayacak olmasını ise siyasi bir yenilgi olarak niteliyor.
Hamas'ın ateşkes için öne sürdüğü şartlara bakalım;
1- Refah sınır kapısının daimi olarak açılması
2- Serbest bırakılan ve İsrail'in yeniden tutukladığı Hamas üyelerinin salınması
3- Denizden uygulanan ablukanın kaldırılması ve mal geçişine izin verilmesi
4- Balıkçılık alanının genişletilmesi
Görüldüğü üzere bu şartların hemen hemen tamamı Gazze halkının ekonomik olarak rahatlaması yerinde Hamas yönetiminin de girdiği finansal buhrandan çıkışını sağlamaya yönelik.
Aynı zamanda Mısır'daki Müslüman Kardeşler'in siyasi hayattan silinmesi, İran ve Hizbullah ile ilişkisini Suriye meselesi nedeniyle donduran Hamas'ın bu ilişkilerini canlandırmaya yönelik kimi adımlar attığını gösteriyor.
Şöyle ki Hamas'ın denediği yeni füzeler ve birkaç önce piyasaya çıkan İnsansız Hava Araçları, Hamas'ın bir şekilde Gazze'ye İran yardımlarını sokabildiğini gösteriyor. (İran'ın İHA teknolojisine sahip olduğu bilinen bir şey.)
Hamas'ın politik olarak kazançlı çıkmadan bu çatışmayı ateşkesle sonlandırması siyasi olarak uzun vadede Hamas için oldukça zararlı. Öncelikli olarak İsrail'in sivil katliamları uluslararası imajına zarar verdiği gibi Hamas'ın Batı Şeria'da ve Gazze'de popülaritesini artırdı. Hamas ilk kez İsrail'in büyük kentlerini hedef alan roket saldırıları gerçekleştirerek İsrail yönetimine gelecekte Demir Kubbe'nin bile koruyamayacağı füze saldırıları gerçekleştirebileceğinin mesajını verdi.
Netanyahu yönetimi ise Gazze'ye yaptığı ağır saldırılar ile Hamas yönetimini ateşkese itebileceğini ve böylelikle ayaklanan aşırı sağcıları bir nebze olsun tatmin edebileceğini düşünüyor. Fakat yaşananlar Netanyahu için kısa dönemde ağır tahribatları olan gelişmeler. (Uzun vadede ise güvenlikçi politikaları ve aşırı sağı besleyecek şeyler)
Arabulucular neden ortada yok?
Hamas ve İsrail arasındaki çatışmayı durdurabilecek bölgede üç güç bulunuyor; Mısır, Türkiye ve Katar.
Mısır yönetimi Müslüman Kardeşler ile bağlantılı gördüğü Hamas'ın zarar görmesini canı gönülden istiyor ve bu yüzden arabuluculuk yapmakta oldukça isteksiz. (Fakat eninde sonunda yapacak tek kuvvet)
Türkiye Mavi Marmara nedeniyle İsrail'le bozulan ilişkilerini henüz tamir edemedi ve arabuluculuk rolü oynayacak bir konumda değil. Ayrıca İsrail tarafında hala güvensizlik hakim.
Katar ise henüz tarafların arasını bulacak bir hamlede bulunmadı. Buna dair ciddi bir kapasitesi var mı bu henüz bilinmiyor.
ABD'nin arabuluculuğu istenmiyor
Amerikan basınında çıkan haberlerden de anlıyoruz ki neredeyse 1 ayını Filistin ve İsrail'de mekik dokuyarak barış görüşmelerinin sürmesini sağlamaya harcayan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'e güven ise iki tarafta da sıfır. Çünkü barış görüşmelerinin çöküşünde iki taraf da Kerry'e suç buluyor.
Obama'nın Netanyahu'ya yaptığı arabuluculuk teklifi ise Sonbahar'daki ABD Kongre seçimleri düşünüldüğünde İsrail lobisinin Amerikan siyasetine doğrudan etkisiyle ilgili. ABD şu anda Netanyahu'yu ateşkese zorlayacak bir durumda değil. Zaten Obama çatışmaların en çok yaşandığı Cumartesi günü tüm öğleden sonra golf oynamayı tercih etti.
Eninde sonunda bu çatışma bir ateşkesle sonuçlanacak. Fakat tarafların bu çatışmadan nasıl çıktığı önümüzdeki aylarda yaşanacak gelişmelere de ışık tutacak.