Avrupa Birliği ve ABD arasında imzalanması planlanan Serbest Ticaret Anlaşması Türkiye basınının pek gündemine girmese de ülkemiz için oldukça dikkat çekici bir gelişme.
Bu anlaşma iki taraf arasındaki gümrük duvarlarını sıfırlayarak Dünya ekonomisinin yüzde 50'sini oluşturacak ticari bir blok yaratacak. AB Ticaret Komisyoneri Karel De Gucht, iki tarafın bu anlaşmadan iyimser bir tahminle yüzde 1 oranında büyüme elde edeceğini düşünüyor. Uzmanlara göre süreç sayesinde her iki taraftan da toplamda 2 milyon istihdam yaratmak mümkün. Anlaşma karşıtları ise iki ortak arasındaki gümrük vergilerinin yüzde 2 ila 3 çok düşük bir seviyede gerçekleştiğini ve bunun zaten ticareti engellemediğini, yapılacak bir anlaşmanın AB ülkelerindeki tarımın gelişimini sonlandırabileceğini ve ileri teknoloji şirketlerine zarar verebileceğini belirtiyor. (Çünkü ABD demek bir anlamda ucuz tahıl ve rekabete alışkın ileri teknoloji devleri demek.) Halihazırda iki taraf arasındaki ticaret hacmi ise 5 trilyon doları geçmiş durumda.
AB ve ABD arasındaki müzakereler Şubat ayının ortalarında başladı. ABD Başkanı Barack Obama'nın Birliğin Durumu konuşmasında büyük destek verdiği girişimi AB içinde de ortak pazardan en fazla kâr eden ülke olan Almanya canı gönülden onaylıyor.
Türkiye'ye faydası ne?
ABD ile serbest ticaret anlaşması bulunan Kanada ve Meksika şimdiden bu girişime ortak olmak için adım atmış durumda. AB ile gümrük birliği içerisinde bulunan Türkiye ise anlaşmaya dahil olmanın peşinde. Türkiye'nin bu anlaşmaya katılmak istemesinin ardından güçlü bir sebep bulunuyor. Daha önce Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından sıkça dile getirildiği gibi Türkiye'nin AB'ye sattığı ürünler üçüncü ülkelere gümrük vergisi ödemeden giremezken, AB'nin serbest ticaret anlaşması bulunan diğer ülkelerin ürünleri Türkiye'ye vergi ödemeden girebiliyor. Bu da Türkiye için büyük bir dezavantaj demek. Zaten Türkiye'nin ABD ile büyük bir dış ticaret açığı bulunuyor. Türkiye ABD'ye 2012 yılında 5,6 milyar dolarlık ihracat yaparken, ABD'den 14,1 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Bu anlaşma ise Amerikan mallarının AB üzerinden Türkiye'ye hiçbir vergi ödemeden girişini sağlayarak dış ticaret açığını büyütecek.
Ekonomi ise genel anlamda çok iyi sinyaller vermiyor. Türkiye'nin 2012 büyümesi yüzde 2.2 ile gerçekleşerek bir anlamda ekonomi hakkındaki moralleri bozdu. Başbakan Erdoğan geçen haftaki grup konuşmasında büyüme rakamlarının kendisini tatmin etmediğini söyledi. Gazeteler tarafından pek konuşulmasa da Financial Times'ın 2 Nisan Salı günü yayınladığı analiz Türkiye'nin ihracatının da güçlü bir şekilde artmadığını, 2012'de gerçekleşen 15 milyar dolarlık yükselişin büyük bir bölümünün ise İran'a doğalgaz satışı için dolaylı yollardan gönderilen ve suni bir şekilde ihracat rakamlarında yer alan altın ödemelerinden kaynaklandığını belirtti.
İhracat yerinde sayıyor
Gerçekten de rakamlar gösteriyor ki 2011 yılında 1.5 milyar dolar altın ihraç eden Türkiye, 2012'nin ilk 11 ayında 12.5 milyar dolarlık altın ihracatı yapmış. Bu altınların yüzde 90'nı ise ABD yaptırımları dolayısıyla bulunan bir çözümle İran'a doğalgaz ödemesi için gönderildi. Açıkça görülüyor ki Türkiye ihracat bakımından bu yıl yerinde saydı. Bunda Arap Baharı'nın Ortadoğu'da açtığı yara ve bütçe kesintilerine giden ABD ve AB'nin küresel ekonomide yarattığı durgunluğun büyük bir etkisi bulunuyor. Tam da bu anlamda Türkiye'nin oluşturulacak yeni serbest ticaret alanına katılması ülke ekonomisine yapabileceği katkılar açısından ehemmiyet taşıyor. Çünkü bu anlaşma Türkiye'ye AB üzerinden ABD'ye vergi ödemeden ihracat yapma imkanı yaratabilir. Can çekişen ihracat rakamlarına ilaç gibi gelebilecek ve uzun vadede Türkiye'ye Çin'e karşı büyük bir avantaj verebilecek bir gelişme.
Yeminli lobiler yine Türkiye aleyhine çalışıyor
Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama'ya yazdığı mektup sonrası Amerikan tarafından Türkiye'nin taleplerinin büyük ölçüde karşılanacağına dair mesajlar gelirken, yeminli Türkiye karşıtları Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) ve Amerikan Yunan Enstitüsü (AHI) de boş durmuyor.
26 Mart'ta ABD Ticaret Temsilcisi Demetrios Marantis'e (isminden de anlaşılacağı üzere Yunan asıllı Amerikalı) bir mektup yazan bu iki kuruluş Türkiye'nin AB üyesi bir ülke olan Kıbrıs'ı işgal ettiğini belirtti ve Obama yönetimini Türkiye'yi "ödüllendirmemeye" çağırdı. Mektupta Türkiye'nin Ermeni sınırını açmayarak sınırını ikinci bir ülkeye kapatan tek Avrupa ülkesi olduğu da vurgulandı.