Seçimlere bir aydan az bir süre kaldı. Türkiye kurulacak olan 2 sandığa kilitlenmiş durumda. Hem parlamento hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak ve yeni sistem hayata geçecek. Yasama ve yürütme tamamıyla birbirinden ayrılacak. Bakanlar kurulu meclis dışından olacak, bakanlıkların sayısı azalacak, meclis üzerinde yürütmenin baskısı olmadan kanun yapar hale gelecek. Bunlar bir ülkenin siyasi tarihi için çok önemli gelişmeler.
Henüz yeni sistemi yalnızca kağıt üzerinde biliyoruz. Pratikte nasıl uygulanacağını göreceğiz. Ancak yasama ve yürütme uyumlu çalışabilirse, bunun için uygun bir aritmetik sandıktan çıkarsa ilerlemeyi, büyümeyi çok hızlandıracak bir model öngörülüyor. Bakanlar cumhurbaşkanı tarafından atanacak, daha çok teknokrat bakan olacak, siyaset tek başlı hale gelecek, parlamenter sistemin istikrarsız hükümetleri tarihe karışacak.
Öte yandan seçime gidilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısında yer alan muhalefet cephesi yeni sistemi geri çevirmeyi vaat ediyor. Başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere muhalefete göre iktidara gelirlerse yeniden parlamenter sisteme dönecekler. Ancak bunun nasıl mümkün olacağını da söylemiyorlar. Zira sistem değişikliği bir referandum sonucunda gerçekleşti. Yani halkın çoğunluğunun onayı ile kabul edildi. Şimdi yeniden referandum mu yapmak istiyorlar? Öyle ise halk zaten bu konudaki fikrini ortaya koydu, ne değişecek? Referandum yapmak istemiyorlar ise anayasa değişikliği için çok büyük bir parlamento desteği gerekiyor ki o da mümkün görünmüyor. Kısacası seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK partinin ne vaat ettiği belli, ancak CHP'nin başını çektiği muhalefet cephesinde bir netlik yok.
Suriyeli mülteciler meselesi, üzerinde durmak istediğim diğer bir konu. AK Parti iktidarı Suriyeliler konusunda başından itibaren kucaklayıcı oldu. Bugün 4 milyona yakın Suriyeli Türkiye'de yaşıyor. Savaş 7. Yılını dolduruyor. Bu mültecilerin bir kısmı kamplarda ancak önemli diğer bir kısmı ise gündelik hayata karışmış durumda. Çalışıyorlar, para kazanıyorlar, ekonominin bir parçası halindeler.
Bu konuda hem CHP hem de İYİ Parti son derece sağ bir çizgide. İki parti de Suriyeli mültecilere sıcak bakmıyorlar. Cumhurbaşkanı adayları sık sık bu konuya vurgu yapıyor ve biran önce Suriyelileri evlerine göndermekten bahsediyorlar. Bu söylem CHP gibi kendisine 'sosyal demokrat' diyen bir parti açısından son derece çelişkili.
Yapılan anketler Erdoğan'ın rakipleri ile arasında ciddi bir oy farkı olduğunu ve Erdoğan'ın sandıktan yeniden çıkacağını gösteriyor ancak diyelim başka bir sonuç ortaya çıktı ve muhalefet cumhurbaşkanı çıkardı… Bu senaryoya göre Suriyeli mülteciler konusunda büyük bir soru işareti oluşacak demektir. Zira 4 milyona yakın insan ile ilgili politika değişecek. Bu insanlar Türkiye'yi terk etmeye zorlanacak, peki nereye gidecekler? Avrupa mülteci politikasını yeniden mi gözden geçirecek? Bu da Avrupalı siyasetçileri göz önüne aldığında pek mümkün görünmüyor. Kısacası Türkiye'de bir iktidar değişimi Suriyeli mülteci politikası bağlamında bütün Avrupa'nın dengesini de sarsacak.
Tabii daha bir çok başlık var. Seçime kadar bu başlıkları sırası ile ele alacağım…