Washington'da sular durulmuyor. Trump yönetimi her gün yeni bir haberle çalkalanıyor ve maalesef bu gelişmeler yalnızca ABD'yi değil, bütün dünyayı ilgilendiriyor. O nedenle gelmiş geçmiş en tartışmalı ekiplerden biri olan Trump'ın ekibindeki güç dengelerine ve Trump'ın başstratejisti Steve Bannon'ın neden ayrıldığına bakmamız gerek…
Bannon Pasifik Ötesi Ticaret Anlaşması'ndan çıkılmasının, Müslümanlara seyahat kısıtlamasının, Meksika duvarının örülmesinin arkasındaki isimdi. Ekonomik anlamda tam bir içe kapanmacı, katı bir milliyetçi idi. ABD'nin Çin ile ekonomik bir savaş içinde olduğuna inanıyordu. Serbest ticaretin kısıtlanması gerektiğini savunuyordu. Kısacası Trump yönetiminde son dönemin korumacı, içe kapalı ve ekonomik olarak anti liberal gidişinin sembollerinden idi.
Öte yandan etnik milliyetçiliğe karşı çıkıyordu Bannon. Charlotesville'deki olaylara verdiği tepki ile Trump'tan ayrıştığını göstermişti. Beyazların üstünlüğünü savunan ırkçıları çok ağır eleştirmiş, hatta onları 'soytarılar' olarak tanımlamıştı. Dolayısıyla etnik milliyetçilik ve ekonomik milliyetçilik arasında bir ayrım yapıyor ve ilkine karşı çıkıyordu. Milliyetçiliğin amacının küreselleşmenin olumsuz etkilerini frenlemek olduğunu düşünüyordu.
Bannon'ın istifa etmiş olması Trump yönetiminin daha fazla etnik milliyetçiliğe savrulacağı anlamına gelir mi? Açıkçası gönülden bu geçse de ayakta kalmaya çalışan bir yönetim olduğunu göz önünde bulundurmak gerek. Dünya zaten mevcut yönetimden bu kadar tedirginken, başta Almaya olmak üzere Avrupa ABD'ye alternatif aramaya hatta Rusya ile yakınlaşmaya başlamışken ve ABD'de görevi kötüye kullanma suçlamasının yolları tartışılırken Trump'ın daha da sağa kayması pek de akılcı görünmüyor.
Peki Beyaz Saray koridorlarında neler oluyor? Bannon gitti, kavga bitti mi? Elbette hayır. Amerikan yönetimi hem medya üzerinden gelen dış baskı ile hem de yerleşik bürokratik elit ile Trump arasındaki gerilim ile sarsılıyor. Trump'ın aşırı sağ söylemine karşı küreselci, liberal ve sol çevreler büyük bir basınç uyguluyor. Bunun için de Beyaz Saray'ın içindeki kaynaklarını kullanarak bilgi sızdırıyorlar. Bu saldırıya karşı ABD Başkanı tek başına savaşıyor. Zaten o nedenle, yani yetersiz bulunduğu için Beyaz Saray İletişim Direktörü Mike Dubke 30 mayısta istifa etmişti. Aynı sebeple Reince Priebus da Beyaz Saray Sekreterliğinden ayrılmıştı. Anthony Scaramucci'nin ise 10 gün süren iletişim direktörlüğü yine iç kavgaya kurban gitti. Üstelik içerdeki huzursuzluk nedeniyle Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer da istifa etti.
ABD yönetiminde büyük bir oturmamışlık, bir dengesizlik göze çarpıyor. Bu yönetimin kendisinden kaynaklandığı kadar, ona karşı olanların çevirdiği entrikalardan da kaynaklanıyor. O nedenle ben Trump'ın çizgisini yanlış bulmak, politikalarını eleştirmekle seçilmiş bir yönetimin kuyusunu 'şık görünerek' kazmak başlıklarını ayrı değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. İlki konusunda tavrım net: Müslümanlara yönelik, ekonomik kısıtlamalara yönelik, zencilere yönelik tavrı ve daha bir çok tutumu nedeniyle Trump'ın çizgisi asala hem fikir olamayacağım, sağcı bir çizgi… Öte yandan demokrasilerde temel kural yanlış bulduğunuz fikirleri sandıkta alt etmektir. ABD'de bunun dışında işler yapılıyor… Amerikan bürokrasisi seçilmiş başkanı kah Rusya üzerinden, kah Ortadoğu üzerinden soruşturmalar ve suçlamalarla boğmaya çalışıyor. İşte bu noktada itiraz etmek gerekiyor. ABD bürokrasinin egemenliğinde olmadığını kanıtlamak istiyorsa Trump nefretinden sıyrılarak gelişmelere soğukkanlı yaklaşmalı…