Türkiye'de milletin makus talihini yendiği, acı ama çok gurur verici o güne adım adım yaklaşıyoruz: 15 Temmuz. Bundan yaklaşık bir sene önce sıradan bir Cuma akşamı yaşandı her şey. Sıcak bir yaz günüydü, İstanbul ve Ankara'da kalanlar akşam kendilerini dışarı atmışlardı, trafik sıkışık, hayat her zamanki gibiydi. Ta ki gelecek kuşaklara 'dönüm noktası' olarak anlatacağımız o saatler başlayana kadar…
Akşam 22 sularından itibaren bir ülke 15 Temmuz günü ordu içine konuşlanmış bir terör örgütü tarafından adeta işgal edildi. Önce tanklar köprülere ve sokaklara çıktı, ardından F16'lar evlerimizin üzerinde uçmaya başladılar.
Sevgili Batılı dostlar bir F16'nın binanın üzerinden uçarken nasıl ses çıkardığını bilir misiniz? Ben o akşama kadar bilmiyordum, artık aklımdan hiç çıkmıyor. Gelin size anlatayım: Hani savaş filmlerinde bombardıman alarmı verildikten sonra bir efekt kullanılır, bomba efekti, işte o ses çıkıyor F16 uçarken. Sanki yanı başınıza bomba atıyorlar, kulağın katlanamayacağı bir gürültü ve titreşim. Nereye ne atıldığını bilemiyorsunuz ama sıranın her an size gelebileceğini düşünerek umutsuzca bekliyorsunuz. İşte o akşam 12 saat boyunca böyle yaşadık. Evde uyuyan 3 yaşındaki kızlarımı nereye saklayacağımı bilemeden, bir yandan da demokrasimiz ve ülkemizi korumak için ayakta, endişeli ama başarıya ulaşamayacaklarından emin olarak…
Evet, tankların önüne çıkanları göz kırpmadan ezen, havadan uçaklarla ateş açan, gözü dönmüş, lideri ABD'de oturan bir sözde dini isim olan FETÖ darbeye kalkıştı ama toplumda hiçbir tabanı olmayan ve halkın önemli bir kısmının canı pahasına direndiği bir kalkışmada başarılı olamazdı. Tayyip Erdoğan'a ölümüne bağlı, onunla öz güven kazanmış, askerin yıllar süren hükümranlığının son bulduğuna inanmış, siyaset kurumunun bunca güçlendiği bir noktada 15 Temmuz askeri darbe girişimi geri püskürtülmek zorundaydı, nitekim püskürtüldü de…
Ancak o kabus gece kolay yaşanmadı, zafer kolay gelmedi. Bizim yaşadığımız Çengelköy semtinde askeri Kuleli lisesi öğrencileri adeta düşman askerleri gibi okuldan keskin nişancı ateşleri açtılar, şehre indiler ve bir çok kişiyi öldürdüler. Polis karakolu önünde çok ciddi çatışmalar yaşandı. Yalnızca Çengelköy'de değil elbette, özellikle Avrupa ve Asya'yı bağlayan Boğaz köprüsü en çok kaybın verildiği noktaydı. Gözü dönmüş darbeciler tanklarla demokrasilerine sahip çıkan insanları ezdiler, meclisi bombaladılar, cumhurbaşkanının sarayını kuşattılar, cumhurbaşkanının tatil için bulunduğu otele havadan baskın yapıp Tayyip Erdoğan'ı öldürmek istediler.
15 Temmuz büyük bir millet destanı. Kendi iradesine ve liderine sahip çıkan bir milletin destanı. Bunu siz batılı dostlara iyi anlatmamız lazım. O gece hangi siyasi görüşten olursa olsun bu ülkede yaşayan herkes canını zor kurtardı ve ertesinde tarihin gördüğü en kapalı ve sinsi örgütlenmelerinden biriyle mücadele başladı. Bu mücadele hala sürüyor. Demokrasinin, seçilmişlerin, sivil siyasetin yanında durmak istiyorsanız o gece yaşananları küçümsemeyin ve bu mücadeleyi destekleyin…