Beklenen oldu ve günlerdir Irak'ın başkent Bağdat'tan sonraki en büyük kenti olan ve 2014'ten beri DAEŞ işgali altında bulunan Musul'a cumartesi akşamı ABD ve koalisyon güçleri hava operasyonu başlattı. Şimdi kara harekatının ne zaman başlayacağı sorusu ve bu harekatta kimlerin yer alacağı mevzu çok kritik. Irak Hükümeti harekat başlayınca kendi ilan edeceğini söylüyor ve TSK'nın müdahil olmasına çok sert bir dille karşı çıkıyor. ABD de Irak'ın bu tutumuna çanak tutuyor.
Halbuki 2015 Aralık'ından beri TSK, Musul çevresinde DAEŞ' karşı savaşan en etkin ülke gücü. Şimdiye kadar fırtına obüsleriyle Musul'un kuzey ve kuzeydoğusunda bulunan hedeflere yönelik 3 bin 537 top atışı, 1128 tank topu atışı ve 1000'in üzerinde havan topu atışı yapıp, 690 DAEŞ'li teröristi öldürdü. Bina, araç ve mühimmatlarını imha etti. Kısacası örgütün zayıflamasında önemli bir rol oynadı Türkiye. Şimdi ise tam kent örgütten temizlenip yeniden bir yönetim kurulacakken oyundan dışlanmak isteniyor.
Kara operasyonu için yığınak sürüyor. De facto olarak hiçbir hükmü kalmamış, kendi topraklarını ve kendi halkını koruyamayan, ülkesi darmadağın olmuş ve koalisyon güçlerinin koruma ve işgali altındaki Irak ordusu ironik bir şekilde Musul operasyonunu bunların hiç biri yokmuş edasıyla yönetmek istiyor. Tabii Irak ordusu diye bir kurum ve kimlikten ne kadar bahsedebiliriz, orası tartışmalı. Esasen Irak ordusu görünümünde İran Musul operasyonunu kendi hedefleri doğrultusunda yönetmek ve Şii gücü ile Sünni Musul'u almak istiyor. Bu da halkın ciddi bir direnişi ve büyük kayıplar demek. Unutmayalım ki her ne kadar dünyadaki en vahşi ve en tehlikeli terör örgütü olsa da DAEŞ Sünni ezilmişliği üzerine oturuyor ve elinde tuttuğu bölgelerdeki Sünni halkın da belli oranda desteğini alıyor. Onlara kurtarıcı olarak ağırlıklı Sünnilerden oluşan güçlerin gitmesi ile örgüte karşı yer alabilecek kitleler Şii kuvvetler girdiğinde direnç gösterecektir. Bu da korkunç bir senaryoyu akla getiriyor…
Şimdiden gelen haberler DAEŞ'in tüm yollar ve köprüleri kapattığı, Dicle nehrinin sol tarafına patlayıcılar yerleştirdiği yönünde. 3500 savaşçının da şehirde çatışma için hazır bulunduğu ileri sürülüyor.
Bu tabloyu gözümüzde canlandırmamız gerek: Korkunç bir terör örgütünün kontrolünde bir şehir. O şehirde terör örgütünün direniş hazırlıkları tam gaz sürüyor. Camilerde Musullulara şehri terk etmemeleri emrediliyor. İki ateş arasına sıkışmış bir halk… Ve güya kurtarıcı olarak gelenlerin derdi Musullular değil, oradaki iktidar savaşı… Öyle olmasa Musul'un DAEŞ'ten temizlenmesini apaçık bir şekilde çok hızlandıracak güçlü bir orduya niye hayır densin? O ordunun eğittikleri sahada iken kendisinin olması işleri kolaylaştırmaz mı? Ama hesap Musul'u temizlemek değil, temizlendikten sonra kontrol etmek. Bu da İran kontrolündeki Bağdat için Şii Irak ordusunun kontrolünde bir güç demek.
Musul operasyonu zor ve uzun sürecek bir operasyon. Türkiye Eylül ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin ziyaretinden dönerken uçakta beraberindeki gazetecilere verdiği mülakkatta açıkça belirttiği gibi bu operasyonun içinde yer almak ve bölgede hem terör örgütlerine karşı savaşmak hem de Şii-Sünni dengesinin bozulmaması için çalışmak istiyor. Şu aşamada müttefik Barzani Musul kuvvetlerinin başında ve TSK'nın Başika'da eğittiği güçler de operasyonun önemli bir parçası ancak Türkiye'nin Irak Hükümeti'nin açık karşı duruşuna karşı ABD'nin zik zaklı siyaseti nedeniyle bu operasyona dahil olup olmayacağı bilinmiyor. Operasyon Ankara'sız başladı…