İstanbul Pazar gününden beri çok önemli bir zirveye ev sahipliği yapıyor. '23. Dünya Enerji Zirvesi' 1977'den beri ilk kez yeniden Türkiye'de toplandı. Dünya enerji liderleri, enerji bakanları, iş, finans ve akademi dünyasının liderleri bu zirvede bir çok oturumda geleceğin enerji projeleri üzerine kritik toplantılar gerçekleştiriyor. 80 ülkeden 54'ü hükümet temsilcisi olmak üzere 266 konuşmacının katıldığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın himayesinde ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın ev sahipliğinde gerçekleşen zirve neden bu kadar kritik? Bu sorunun cevabına adım adım bakmakta fayda var…
Bu zirve Putin başta olmak üzere İlham Aliyev ve Venezuela Devlet Başkanı, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı gibi liderleri ağırlaması ile de dikkat çekiyor. Malum Rusya enerji konusunda dünya üzerindeki en güçlü ülkelerin başında geliyor ve Rus uçağının düşürülmesi ile sıkıntıya giren Türkiye-Rusya ilişkileri enerji üzerinden Türkiye'yi zayıflatmak isteyen çevreleri çok sevindirmişti. Şimdi Rusya ile sağlıklı bir iletişim ile birlikte Türkiye yeniden bölgesinde hem barış dağıtan hem de güven veren bir enerji partneri olarak bir çok proje üzerinde hızla çalışmaya devam ediyor.
2030 yılına kadar kişi başına düşen enerji talebinin zirveye ulaşması öngörülüyor. Bu da enerji konusunda dekarbonizasyon riskini azaltmak için yeni yaklaşımları zorunlu kılıyor. İnovatif teknolojiler ve yeni iş modelleri o nedenle hayati önemde. Ve bu zirve aynı zamanda geleceğe dünyayı taşıma açısından da önemli. Dünya büyük bir dönüşüm yaşıyor. Bu dönüşümün itici gücü ise yeni teknolojiler, dijital devrim ve çevre sorunları. Bu nedenle önümüzdeki süreçte dünya enerjiyi üretme ve tüketmeyi yeniden gözden geçirmek zorunda. Enerji üretim biçimlerimizin değişmesi ise mevcut enerji kaynaklarının atıl kalması riskini taşıyor. Petrol ve kömür gibi birincil kaynakların daha az kullanılacağı, fosil yakıtların önemini korumakla birlikte ihtiyacın ancak üçte 1'ini karşılayabileceği öngörülüyor. Doğalgazın ise altın çağı sürecek.
Yeni teknolojiler ve yeni enerji kaynakları önümüzdeki süreçte yeni paradigmanın kazananlarını da belirleyecek. Rüzgarve güneş enerjisi ile nükleer enerji önem kazanacak, teknolojiye yatırım yapanların elleri güçlenecek. Bu da global dengelerin sarsılması anlamını taşıyor.
'Barış için paylaş'
Bu noktada Türkiye'nin enerji konusundaki duruşu ve yeri ayrı bir anlama sahip. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak dünyanın enerji devleri ile yaptığı temaslarda özellikle nükleer konusunda Türkiye'nin olanakları ve boru hatlarının hayata geçmesinin önemini sık sık vurguluyor. Zirvenin açılışında yaptığı konuşmada "Türkiye paradigmayı 'barış için paylaş' üzerine kurdu" demesi çok önemli. Zira enerji dünyada hep savaş konusu oldu ve Ortadoğu'nun bunca kan ve gözyaşı üretmesinin temel sebebi de buradaki enerjinin büyük devletlerin 'paylaşmama' prensibi üzerine oturmasında kaynaklanıyor.
Türkiye bölgesinde en uzun süre siyasi istikrara sahip bir ülke olarak bir örnek. Bu enerji diplomasisi alanında da Türkiye'yi bu coğrafyada ayrı bir yere oturtuyor. Tam da böyle bir zamanda bu zirvenin İstanbul'da gerçekleşmesi resmi tamamlama ve Türkiye'nin anlamı ve hedefini göstermesi bakımından çok önemli…