Fırat Kalkanı operasyonu bir ayını tamamlamak üzere. Cerablus ile başlayan harekat el Rai'den ikinci cephenin açılması ile Azez-Cerablus arasındaki 100 kmlik hattın birleşmesini sağladı. TSK kuvvetleri ve destek verdikleri ÖSO unsurları önemli noktaları alarak ilerlemeye devam ediyorlar. Böylece sınır boyunca güvenlik sağlanmış, DAEŞ'in sınır boyundaki tehdidi ortadan kalmış ve PYD'nin bir hat oluşturması önlenmiş durumda şu aşamada.
Ancak ilk etapta istenen hedefler tamamlanmış görünse de Fırat Kalkanı Harekatı devam ediyor, zira Türkiye'nin bölgedeki hedefi ve sorumluluğu bunlarla sınırlı değil. Burada sıkça konuşulan yeni hedefler görünüyor. Bunların başında Rakka ve Musul var. İki şehrin DAEŞ'ten temizlenmesi için ABD'nin Türkiye'nin bizzat operasyona katılmasını istediği biliyoruz. Ancak ne şartlar altında, hangi kapsamda ve ne boyutta Türkiye'nin bu isteğe cevap vereceğini bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın New York'ta hem Obama hem de diğer liderlerle temasları bu soruların yanıtlarını bulmak açısından çok kritik.
Fırat Kalkanı şu aşamada el Rai'den güneye doğru inerek DAEŞ için çok önemli bir nokta olan el Bab'ı da hedefliyor görünüyor. El Bab'ı almak DAEŞ'i ciddi oranda zayıflatmak demek. Bu arada bir taraftan DAEŞ diğer taraftan da PYD durdurulmaya çalışılıyor. Bu da gözleri başka bir noktaya Menbiç'e çeviriyor. Şayet PYD, Fırat'ın doğusuna çekilmemekte ısrar ederse operasyonun kapsamı Menbiç'i de içine alacak şekilde genişleyebilir.
Öte yandan şu aşamada bir Rakka operasyonuna bizzat girilmesi olası görünmüyor, zira Rakka'ya gitmek demek epey güneye inmek demek. Bu stratejik olarak Türkiye'ye bir şey sağlar mı?
Onun yerine Ankara Musul'a odaklanıp kendisinin ön planda olmadığı ama kara unsurlarına ciddi bir destek verdiği bir operasyonun içinde olup Rakka için de havadan destek verecek gibi görünüyor. Tabii bu desteği vermesi için YPG'nin Rakka operasyonunun dışında tutulmasını şart koşarak…
SETA'dan Doç Dr. Murat Yeşiltaş'ın da hatırlattığı gibi Türkiye Musul'da sayıları 3000'e yaklaşan Haşid al-Vatani güçlerini Başika kampında Musul operasyonu için eğitiyor. Aynı kampta Türkiye tarafından 3000'e yakın peşmerge de eğitiliyor. Yani şimdiden Musul operasyonu için 6000 asker Türkiye'nin desteği ile savaşabilir konumda bekliyor. Türkiye'nin Musul operasyonunun içeriğini etkileme gibi bir kaygısı var. Bunun sebepleri son derece anlaşılır. Olası bir Musul Harekatı için Irak Ordusunun yanında Şii milis gücü olan Haşid el-Şabi'nin bulunmasını Türkiye post DAEŞ sürecinde Sünniler'in dengesinin bozulmaması için ve bu örgütün sert yöntemlerini bildiği için önlemek istiyor. PKK'nın bu operasyonda olmasını da haklı sebeplerle önlemeyi arzu ediyor. Musul'da dengelerin gözetildiği bir fotoğrafın ortaya çıkmasını hedefliyor ve bunun için de operasyonun kaderini belirlemek istiyor. Şayet Arap-Kürt ve Türk ile Sünni-Şii dengesi gözetilmezse Musul'da büyük bir kan banyosu yaşanabilir. Bu elbette başta Türkiye olmak üzere tüm coğrafyayı etkileyecektir. O nedenle Musul çok önemli. Ve Türkiye gücünü kullanarak Musul'a yönelik operasyonun karakterini ve kaderini değiştirme yetisine sahip…