Bir yandan düşürülen Rus uçağının gerilimi hala sürüp, diğer yandan Başika Kampına gönderilen askerler Bağdat Hükümeti tarafından, büyük bir olasılıkla Tahran'ın etkisiyle, bir kriz konusu yapılmışken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet ile birlikte Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'a gittik. Bu gezi esasen Ankara saldırıları olmadan önce planlanmış ancak yaşanan olumsuzluklar nedeniyle birkaç kez ertelenmek durumunda kalmıştı. 12 Aralık'a denk getirilmesinin sebebi ise bu tarihin Türkmenistan'ın BM nezdinde Tarafsızlık Taahhüdü verdiği tarih olarak bayram kabul edilmesi.
Yoğun katılımlı bir uluslararası kutlama etkinliğinin en önemli konuğuydu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Tabii Türkmenistan'ın tarafsız ve bağımsız kalma gücü var mıdır, Rusya'nın hegemonyası yok gibi davranılabilir mi sorularının cevapları ayrı bir tartışma konusu ancak şunu söyleyebiliriz ki Türkmenistan dünyanın en zengin 4. Doğalgaz yataklarına sahip ve şayet kaynaklarını çıkarıp ihraç etme özgürlüğüne sahip olsa dünyadaki enerji dengeleri değişebilir. Rusya Türkmenistan'dan önceleri 40 milyar metreküp gaz alırken bu miktarı daha sonra 4 milyar metreküpe kadar düşürdü. Hindistan'a kadar uzanacak bir hat açma temelini de tam bizim ziyaretimizin ertesinde attı.
Enerji en önemli başlıklardan biri olsa da genel itibarıyla Suriye üzerinden yaşanan Ortadoğu krizi ve Rusya'nın gerilimi sürdüren çizgisi bölgede kaygıyla karşılanıyor. Cumhurbaşkanı diğer ülke liderlerinin de bu gerilimi düşürmek için ellerinden geleni yapmak istediklerini aktardı uçaktaki sohbetimizde. Esasen Erdoğan'ın yaklaşımı Türkiye'nin gerilimin tarafı olmayan çizgisini çok iyi özetliyor. Diyor ki Erdoğan: 'Aidiyeti, milliyeti belli olmayan bir savaş uçağının hava sahası ihlali yapması, yarılara da aldırmaması neticesinde böyle bir hadise yaşanması düşündürücü ve üzücüdür. Egemenlik alanınız üzerinde bahsettiğim türden bir yanlış yapılıyor. Bu yanlışı kim yapıyor? Tabii ki yönetici yapmıyor. Uyarılara kulak asmayan, uyarıları duymayan oradaki pilotlardır….Netice itibarıyla uyarılara aldırmayan ya da duymayan bir pilotun yanlışı sebebiyle meydana gelen bir hadisenin iki ülke ilişkilerine, hele hele stratejik ilişkilere fatura edilmemesi gerekir.' Bu yaklaşım Cumhurbaşkanının krizin kaynağını 'downgrade' ederek bir anlamda Rusya'nın çizilen karizmasına tamirde yardımcı olmak demek.
Öte yandan Irak'ta Başika Kampı üzerinden Bağdat Hükümeti'nin yarattığı gerilim de elbette Rusya krizinden ayrı düşünülemez. Seyahat boyunca bu meselenin yankılarını anlamaya çalıştım. Türkiye gerilimin devamını engellemek için şimdilik Başika'ya yollamayı hedeflediği askerlerin sevkini askıya almış durumda. Bir kısım da geri gelebilir. Ancak bu meselede Türkiye'yi en çok rahatsız eden adeta işgalci konumunda gösterilmek. Erdoğan uçakta bununla ilgili de şu hatırlatmayı yaptı: 'İbadi (Irak Başbakanı) 2014 sonunda yaptığı Türkiye ziyaretinde askerlerimizin ve polisimizin kendi asker ve polislerini eğitmesi konusunda bizden yardım talebinde bulundu. Bu talebin ardından heyetimiz gidip orada yer gösterdiler ve bizimkiler konuşlanmaya başladı…. Şu anki heyet muharip değil eğitim veren ekip olarak gitti…. BM Güvenlik Kapısının aralanması düşündürücüdür. Birinci kapıyı da Rusya açmıştı. Reddedildi, bu kez Irak kendisi böyle bir yola başvurdu…. Türkiye'nin oradaki konumu hiçbir ülkenin konumuna benzemez. DAİŞ ve diğer terör örgütleri ile mücadelede heyetimizin zaten orada kalması gerekir, bizim için tehdit kalkmış değil.'
Başını Rusya'nın çektiği, Rusya-İran-Esed ekseni uçak krizinin ardından Türkiye'ye adeta meydan okuyarak bir yandan Rusya'nın Suriye'deki planlarını gerçekleştirmesi için kendini Türkiye'nin kırmızı çizgilerinden bağımsız kılıyor, diğer yandan ise Ortadoğu'da Şii nüfuzunu kuvvetlendirmeyi hedefliyor. Bunun karşısında Türkiye ise ısrarla mezhep temelli politikalardan uzak durmanın ve Esed gibi bir eli kanlı diktatörü denklemden çıkarmanın önemini hatırlatıyor. Çok zor bir denklem var ve Rusya'nın karşısındaki Batı bloğunun Rusya'nın fazla güçlenmesini önlemek dışında bir kırmızıçizgisi olduğu söylenemez.