27 Aralık 2017 günü itibariyle, ABD'nin Türkiye'deki konsoloslukları vize başvuruları ile ilgili kısıtlamaları kaldırarak vize işlemlerini tekrar normale döndürdü. İki ülkenin dışişleri bakanlıkları bu konuda bir süredir müzakereler yürütmekteydi. Ama ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nin yaptığı açıklama yine de sürpriz oldu. Kararın ardından Türkiye'de, bu kararın arkasında hangi düşüncelerin yattığına dair tartışmalar başladı. Bu adım ABD'nin Türkiye ile sorunlu ilişkilerini onarmaya istekli olduğuna mı işaret ediyor? Yoksa sadece, ikili ilişkilerde yaşanabilecek S-400 meselesi benzeri muhtemel krizler öncesinde hasar kontrolü mü?
Türk-Amerikan ilişkilerini takip eden çevrelerin çoğu, yaşanan gelişmelere iyimser ama oldukça ihtiyatlı yaklaştı. İkili ilişkilerde geçen ay meydana gelen gelişmeler, ABD'nin PKK'nın Suriye kolu Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile ilişkilerinin sebep olduğu süregelen kriz ve Fetullah Gülen'in ABD'de yaşıyor olması, şu ana dek ilişkileri gittikçe kötüleştirdi. Geçtiğimiz ay Zarrab davasındaki gelişmeler, Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster'ın açıklamaları ve en sonunda da Başkan Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı nedeniyle ilişkiler daha da gerginleşti. Kamuoyu ve hükümet düzeyinde bu gelişmeler, ABD'nin genel algısına ciddi ölçüde zarar veren olaylar olarak görüldü. Türk medyasında ve toplumunda ABD'ye yönelik zaten olumsuz olan bakış bu dönemde daha da kötüleşti. O halde, bu kararın ikili ilişkiler üzerinde ne gibi etkileri olur?
Bu karar, ABD yönetiminin son birkaç yıldır Türkiye'ye karşı izlediği politikaları gözden geçirmek için attığı bir ilk adım ve karşılıklı güveni tesis etmeye yönelik bir hamle ise, sembolik ama önemli bir girişim. Ancak ABD yönetiminin yakın zamanda bu sembolik adımı, daha önceki politikalarını ve en önemlisi de YPG'ye verdiği desteği gözden geçirerek tamamlaması gerek. Washington'daki bazı çevrelerde, YPG'nin Türkiye için yarattığı güvenlik risklerini hafife alma yönünde bir hissiyat olduğu açık. Nedense bu çevreler, Türkiye'nin YPG hakkındaki kaygılarını pek de makul, haklı veya yerinde bulmuyor. Hatta bazıları, 2015 seçimlerini takiben Türkiye'nin çeşitli şehirlerde düzenlenen PKK eylemlerinin yarattığı travmayı yok saymaya bile başladı. Ancak bu travma ve riskler Türkiye için gayet gerçek. ABD'nin YPG'ye desteği ikili ilişkilere ciddi hasar verdi. Halk açısından mesele çok basit: Binlerce kişinin katili olan bir terör örgütü, çözüm sürecine son vererek son birkaç yılda Türkiye içinde çok daha kapsamlı saldırılar düzenledi. Fakat örgütün Suriye kolu ABD tarafından müttefik olarak görülüyor ve Türkiye'nin bütün protestolarına rağmen bu NATO müttefikinden askeri destek alıyor. Oysa kimileri Türkiye'yi, ABD ile YPG arasındaki fazlasıyla sorunlu ilişkiye dair endişelerini ifade ettiği için eleştiriyor ve ondan, bu terör örgütünün Türkiye sınırına komşu bölgeleri kontrol etmesine ses çıkarmamasını istiyor. Tabii bu noktada, PKK'nın ABD tarafından da terör örgütü olarak kabul edildiğini hatırlamak önemli. Kuşkusuz bu durum, ABD'nin Suriye politikasının başarısız olduğu gerçeğiyle birlikte değerlendirilmeli. Seçici hafıza yararlı olmaz. Kırmızı çizgi açıklaması ve ABD müttefiklerinin yüzüstü bırakılışı unutulmamalı. Bunlar hesaba katılmazsa, Türk-Amerikan ilişkilerinin durumuyla ilgili yorumlar çok basit kalır.
Benzer şekilde, Türk toplumunun önemli bir kısmı ABD'nin 15 Temmuz darbesi esnasında Türkiye'de yaşanan travmayı hâlâ anlamadığını düşünüyor. Türkiye o trajik geceden sonra, ABD'den beklediği düzeyde işbirliği ve destek görmedi. Aslına bakılırsa, ABD Türkiye'nin bu darbe girişimi sırasında ne kadar büyük bir tehlikeyle yüz yüze kaldığını kabul etmedikçe, atacağı sembolik adımlar ikili ilişkileri onarmak açısından sadece geçici çözüm niteliği taşıyacaktır. Bu tür sembolik hamleler iki ülke arasındaki sorunlara kalıcı çözümler getirmez. ABD'nin vize işlemlerini tekrar başlatma kararına Türk halkından gelen tepkiler, söz konusu sembolik adımın beklentileri yükseltme anlamında yetersiz görüldüğüne işaret ediyor. Birçok kişi bunu yalnızca, ABD'nin daha önceki pervasız kararını düzeltme hamlesi olarak gördü.
ABD yönetimi durumu düzeltmeye istekliyse, vize işlemlerini başlatma kararı Türkiye'nin yukarıda bahsedilen endişeleriyle ilişkili olarak ABD'nin 2018'de yapması gereken işler açısından iyi bir başlangıç oldu. Gereken adımların atılmazsa, ilişkilerdeki gerginlik yeni yılda da devam edebilir.