9-10 Temmuz'da BRICs ve Şanghay İşbirliği Örgütü zirveleri Ufa'da toplandı. Geçtiğimiz günlerde İran'ın Moskova büyükelçisi Başkan Putin'in Şanghay İşbirliği Örgütü'nden sorumlu özel danışmanı ile bir araya geldi ve görüşmenin ardından İran'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne yakında üye olmasını istiyoruz dedi. İran'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üye olması Rusya ve Çin açısında ABD'ye karşı Avrasya'daki mücadelelerinde çok önemli bir köşe taşı olabilir.
Ukrayna Krizi'nin gelişim süreci, ABD, AB ve Rusya arasındaki ilişkileri derinden etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Bu üç aktörün dışında kriz, büyük güçler arasındaki dengeyi de birçok yönüyle değiştirmeye başladı. Ukrayna Krizi ile Avrupa'nın güvenliğinin hala risklerinin söz konusu olduğu ve AB-Rusya ilişkilerinin hala birçok yönü ile Almanya-Rusya ilişkilerinin temeli üzerine yürüdüğü bir kez daha ortaya çıktı.
Bütün bu çatışmadan sonra Putin'in Batılı olmayan bir müttefike ihtiyacı var. Ukrayna Krizi ile beraber Rusya açısından meydana gelen en önemli değişimlerden biri Rusya'nın Çin ile ilişkileri oldu. Rusya-Çin İlişkileri dışardan bakıldığında uluslararası ilişkileri ve büyük güçler arasındaki ilişkileri derinden etkileyip yönlendirebilecek bir "oyunbozan" olarak görünse de kendi içinde birçok zorlukları barındıran zorlu bir ilişki yumağı. Bu, özellikle Kremlin açısından böyle. 14-15 Mayıs'ta Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Moskova'ya tarihi bir ziyarette bulundu, bu ziyaret öncesinde Kazakistan'a da uğradı. Kazakistan ve Sibirya jeoekonomik ve politik olarak "Büyük Oyun"da Rusya ve Çin arasında 21. yüzyıldaki en önemli rekabet sahnesi olacak.
Mayıs 2014'te Rusya ve Çin 400 milyar dolarlık doğalgaz anlaşması imzaladılar. Gerçi şu ana kadar boru hattının nasıl ve kim tarafından yapılacağı gibi konular Rusya'nın içinde bulunduğu ekonomik darboğazdan dolayı aşikar değil. Hem Rusya hem de Çin, Batı ile ilişkilerinde gergin bir süreçten geçerken Putin'in Kremlin'de olması Çin için çok arzulanır bir şey. Geçtiğimiz on yılda Putin, Rusya'yı Çin'e karşı hemen her sahada daha korunmasız bir hale getirdi. Putin Batı/NATO ile Sovyetler'in 'arka bahçesi' için 10 yıldır devamlı bir çatışma halinde bulundu kaldı ki bugün ne Rusya o arka bahçeleri ekonomik olarak kendi yörüngesinde tutacak cazip şartlara sahip ne de Batı 90'larda Renkli Soros Devrimleri'nin olduğu günlerdeki gibi o bölgelere önem veriyor. Zaten, ABD geçtiğimiz on yılda Kafkaslar, Orta Asya ve Doğu Avrupa'nın geleceğine koyduğu taahhütleri de tehditleri de bir bir kaldırdı. Putin de bundan istifade ederek Renkli Devrimleri bir bir tersine çevirmenin derdine düşerken Rusya'nın büyük ve ciddi sosyo-ekonomik zaaflarını, çok geri kalmış sanayi ve teknolojisini dönüştürmeyi ihmal etti. Bugün Rusya hala ekonomisinin %60'i doğalgaz ve petrol ihracatına bağımlı olan, GSMH'nin % 32'sinin sadece 110 kişinin elinde olduğu, 89 otonom bölge, 89 otonom bölgenin 9'unun GSMH'nin % 70'ini ürettiği, 120 farklı etnik grubun rahatsızlığı artan bir şekilde iç içe yaşadığı kıtasal büyüklükte devasa kırılgan bir yapı. Rusya bunları ihmal ederken, ABD de Irak ve Afganistan'da 3 trilyon dolarlık bir savaşa girişti bu arada Çin Avrasya ile ticaret hacmini 11 Eylül'den bugüne %1100 artırdı. Bugün Pekin'den bakınca Çin için Batı'dan izole edilmiş bir Rusya ile daha da geliştirilmiş bir ilişki ağı kurmak oldukça karlı bir ticaret gibi görünüyor. Fakat Batı için uluslararası sistemden daha fazla izole edilmiş bir Rusya'nın daha fazla bir 'oyunbozan" olma ihtimali yükseldikçe Batı'da bazı odaklar Rusya'nın sisteme entegrasyonunun izole edilmesinden daha karlı olacağını tartışıyor. Putin dolaylı olarak "Rusya izole edilmek için çok büyük" bandında oynuyor ve bunun avantajlarını kullanmaya çalışıyor. Fakat şu anda Kremlin'in önceliği rejimin devamını temin etmek.
Rusya ve Çin arasındaki enerji ortaklığı uzun vadede taraflar inisiyatif gösterirlerse elde edilebilecek bir şey. Fakat, daha geçtiğimiz yıla kadar Çin Angola ya da Sudan'dan Rusya'dan aldığından çok daha fazla doğalgaz alıyordu. Bugün için daha da önemlisi, AB, Rusya'dan Çin'in ithal ettiğinden 150 kat daha fazla doğalgaz alıyor! Mayıs 2014'te Rusya-Çin arasında imzalanan 400 milyar dolarlık gaz anlaşması kısa vadede ne Rusya ne de Çin için bir dönüm noktası olamaz. Anlaşması yapılan boru hattının maliyeti 55 milyar dolar civarında, bu kaynak aktarımı konusunda Rusya'nın sıkıntıları var, öte yandan boru hattının Kremlin için stratejik baskı/şantaj özelliğini kaybetmemesi için şimdilik Rusya Çin'in bu konuda finansal desteğini almaya razı görünmüyor.
Bugün Rusya için en önemli sıkıntı Rusya'nın ekonomisi ve kredi akışının temini. New York ve Londra borsalarından izole edilmiş Rus firmaları çaresiz bir şekilde yeni kaynak arayışı içindeler. Geçtiğimiz günlerde Hong-Kong'daki bankalar Rus şirketlerinin ve şahısların hesap açmalarını yasakladı. Rusya'nın başından bu yana umduğu gibi, şimdiye kadar, Çin, Rusya'ya Batı'yı ikame edecek bir kredi-kaynak oluşturmadı. Rusya ve Çin'in kendi ulusal para birimlerini karşılıklı ticarette kullanmaları ihtimali Bretton Woods Sistemi ve onun hamisi ABD için oldukça korkutucu fakat bu Rusya ve Çin'in kısa vadede ulaşacağı bir nokta olarak gözükmüyor. Washington, Şanghay Borsası uluslararası sisteme tam entegre olmamış, hala açılmamışken Bretton Woods sistemine gelebilecek bir küresel tehditten endişeli değil, en azından bu on yıl içinde. Konvertibl olmayan renminbi şimdiye kadar hem Çin için hem de ABD için iyi işledi. Dahası Çin'in uluslararası finans piyasalarındaki varlığı hala büyük küresel bir güç olmaktan çok uzak. Hem Rusya hem de Çin'in finansal altyapı ve finans-kurumsal bünyeleri her iki aktöre de küresel operasyonlar düzenleme imkanı vermiyor. Yabancı firmalar Şanghay Borsası'nda hala bono alıp satamıyorlar.
Ekim 2014'te Rusya ve Çin karşılıklı ticaretlerinde ulusal para takası üzerine anlaşma imzaladılar. Çin bunu şimdiye kadar yaklaşık 20 defa birçok farklı ülke ile yaptı fakat Rusya ile ilk defa böyle birşeye gitti. Anlaşmanın imzalanmasından sonra Rus maliye bakanı iki ülkenin karşılıklı ticaretlerini yüzde 50'e kadar ulusal para birimleri ile yapmayı hedeflediklerini söyledi fakat geçtiğimiz yıl bu rakam sadece %2.3'e erişebildi. Belli ki renminbi ve ruble arasında olası takas senaryosu şimdilik Batı'ya karşı nafile bir atak uluslararası ilişkilerin "havuç sopa" oyununda fakat Washington'un esas uzun vadedeki korkusu Rusya ve Çin'in dünya ile yaptıkları ticarette ana ticaret kalemlerinde renminbi ve ruble üzerinden ticarete başlamaları ihtimali ki, II.Dünya Savaşı'ndan bu yana Bretton Woods'un göreceği en büyük hücum olacak potansiyeli bünyesinde barındırıyor. Fakat bu yolda, böyle olası bir durumda Çin, Rusya'dan çok daha temkinli hareket ediyor nihayetinde ekonomik olarak Çin bir dev Rusya ise çok ufak, dolayısıyla olası senaryoda Çin'in kaybedeceği birçok savaş var. Bugün Kremlin, uzun vadeli hesaplar yapacak, stratejiler geliştirecek durumda değil. Pekin için, Putin üzerine odaklanmış bir uluslararası kamuoyu arzulanır bir atmosfer yaratıyor. Böylelikle Çin önce Ortadoğu, Irak ve Afganistan Savaşları bugün de Rusya-ABD gerginliği ile meşgul olan uluslararası ortamdan faydalanıp Asya-Pasifik'teki konumunu güçlendirmeye, bölgede komşularıyla yarattığı yayılmacı gerginliklerden daha fazla nemalanmaya çalışıyor.
Tam geliştirilmiş ve 'müttefik' barajını aşmış Rusya-Çin ortaklığını formüle etmek oldukça zor bu özellikle uzun vadede Kremlin için böyle. Rusya-Çin ilişkileri bütün zaaf ve avantajları ile Rusya'nın birçok şeyi kaybetmeye Çin'in ise çok şeyi kazanmaya meyilli göründüğü bir "oyun' gibi gözüküyor. Özellikle, Orta Asya ve Sibirya'nın geleceğine dair manzara Çin için ne kadar göz kamaştırıcı görünüyorsa Rusya için de o kadar riskli, karanlık duruyor. Zengin, eşsiz yeraltı kaynakları ile koca Sibirya'da 15-20 milyon Rus, enerji ve kaynak için aç olan ve gözünü Sibirya ve Orta Asya'ya dikmiş olan 1.3 milyar Çinli ile yan yana yaşıyor. 2025-2030 bandında Sibirya'daki yerli Rus nüfusun Çinli kaçak-göçmen sayısı karşısında azınlığa düşeceği düşünüldüğünde Rusya için iş çok daha zor gözüküyor.
Fakat bugün uluslararası sistemin içinde bulunduğu kaotik-küresel süreçte daha pekiştirilmiş bir Çin-Rus İlişkileri her halükarda hem ABD'ye politik ve diplomatik olarak zor zamanlar yaşatabilecek potansiyelde hem de ABD, AB, Japonya ve Hindistan'ın birbirleriyle olan ilişkilerini etkileyebilecek güçte. Burada ise bütün büyük aktörlerin içinde en fazla AB kendini bu oyunda çok rahatsız bir konumda bulmaya temayül. Bugün hem Rusya hem de Çin, Batı ile farklı noktalarda ilişkilerini gerginleştiriyorlar. Her iki büyük güç de Avrasya sathında dışardan müdahil bir gücü saf dışı bırakma gayretinde. Burada İran ve Türkiye'nin pozisyonları hem hayati hem de her iki güç de ABD-Rusya-Çin arasındaki bu mücadelede önümüzdeki dönemde önemli dönüşümlere gebeler…
Rusya Çin ile ilişkilerini ne kadar güçlendirirse güçlendirsin ufukta Çin'in Rusya için temin edeceklerinin Batı'nın temin edeceği fırsat ve imkanlarla mukayese edilemeyeceğinin bütün taraflar farkında. Kısa vadede Rusya-Çin ilişkilerini güçlendirmek için birçok neden ortada duruyor. Fakat BRICs ve ŞİÖ'e çok kutuplu dünyanın oluşumunun habercileri nazarıyla bakmak da hala içinde derin şüpheler barındırıyor. Bu daha çok Batı'ya karşı dönemsel bir kalkışma gibi duruyor ama uzun vadede faklı boyutlar almaya da ciddi bir potansiyeli bünyesinde barındırıyor.
Batı Paradigması son 400 yıldır söyleyeceği ve yapacağı her şeyi yaptı; dünyayı, bilimi, teknolojiyi, sanatı, tarihi, diplomasi ve politikayı şekillendirdi, askeri gücünü mukayesiz bir şekilde üstün tutu ve her fırsatta kullandı. İçinden geçtiğimiz kaotik-küresel süreç bu paradigmanın hem son kalkışmalarının hem de dünyadaki güçler dengesinin 5 asır sonra tekrar Batı'dan Doğu'ya kayarken oluşturduğu fay hatlarının belirlendiği sancılı bir girizgahı temsil ediyor.